Çok hassas değilsiniz ve aşırı tepki vermiyorsunuz. Bir şey ya da biri size iyi gelmiyorsa, size göre değildir. Canınızı sıkıyorsa sıkıyor, acıtıyorsa acıtıyordur. Kendi yaşadıklarınız, beden duyumlarınız ve hislerinizle ilgili sizin deneyiminiz ve beyanınız esastır. Kendi

Psikoterapide herkese uyan tek bir doğru yoktur. Yaklaşımımız, parmak izi gibi kişiye özel olmalıdır. Kişinin kendi ritminde, kendi yönünde ve hızında, ona eşlik ederek, gereğince merak eden bir şefkatle ilerlemek ve bazen de sadece öylece durmak, birlikte susmak bile

Fedakarlık, yetememe korkusuyla kendimize kestiğimiz haksız cezadır ve potansiyelimizi bastırmamızı gerektiriyorsa, o artık kendini fedadır.

Hep gidip geldiğimiz eski yollar yeni yerlere çıkmıyor, eski anahtarlar yeni kapılar açmıyor ve eski yöntemler bugün artık işe yaramıyor… Biz yine doğru bildiğimizden hiçbir şey uğruna şaşmayalım. Geçmişten bugüne bizi samimiyetle, biz odada yokken de sevenleri sıkı sıkı

Çok rasyonel ve katı insanlar, çoğu zaman duygularını iyi kontrol edebilen, fazla güçlü insanlar değildirler.
Bu insanlar, bazen duygusal gelişimi çok erken yaşlarda sakatlanmış ve kendi duygularıyla bile hiçbir zaman gerçek bir bağ kuramamış insanlardır.

“Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.” Mustafa Kemal Atatürk #23Nisan

Gerçek sevgiyi görünce tanımak ve diğer yakınlıklardan ayırt edebilmek için; sevginin ne olduğu ile daha önce tanışmış olmamız gerekiyor.

Bunca yıl eğitim almışız, fakat hiç kimse bize kendimizi hakkıyla sevmeyi öğretmemiş.
Halbuki, sürdürülebilir psikolojik sağlamlığı korumanın belki de en önemli becerilerinden biridir kendini sevebilmeye başlamak… Ancak bir başkasının bize öğretmesi ile mümkün. Erken çocukluk

Kendimizi gözden çıkarmayı öğrenerek büyüdüysek; kendimizi gözetmek, yardım istemek, destek almak, ihtiyaçlarımızı dile getirmek ya da karşılamak bize bencillik ediyormuşuz gibi hissettirebilir. Halbuki; insan olma hakkımıza sahip çıkıyoruzdur, doğuştan var olan hakkımıza…

Yaşamdaki sarsıntılı haller ve duygular;
o karanlık tünelin içinden geçmeden, hakedilmiş, seçilmiş, gerçek ve kalıcı bir aydınlığa kavuşturmuyor bizleri…