Akşam işinden dönüp kapıyı açınca böyle bir avluya giriyorsun. Yemeğe misafirlerin gelecek. Allah ne verdiyse artık. Arabanın modeli eski ama sorun değil. Çünkü zihninde bahçeye diktiğin çiçekler var. Çocuklar okula yürüyerek gidip geliyor. Kuş cıvıltıları ve yıldızlar da cabası
Kaybetmeden henüz, elinde olanların kıymetini bilmek nasip olsun. İnsanın fıtratındandır, daima olmayana takılır aklı ve kalbi. Fakat var olanlar zamanla görünmez olur. İnsan uzaklara değil bazen yakınına bakmalı; belki de arzuları, huzuru, aradığı tam da yanı başındadır.
çocukken duygusal olarak güvenli bir ortamda büyümeyen yani çatışmalı ya da aşırı korumacı ailede büyüyen çocuklar; Sürekli tetikte olan, her şeyi çok düşünen, kaygılı yetişkinlere dönüşürler.
“Olmuyor deme! Yollar aç de. Yapamıyorum deme! Güç Kuvvet iste. İlla istiyorum deme! Hayırlısını ver de. Ruhum daralıyor deme! Kalbime genişlik ver de. Ümidim kalmadı deme! Güzel günlere kapı aç de.”
Evliliğinden bahseden bir kadın;’aradan on yıl ama hala ona kapıyı açarken heyecanlanıyorum’ dedi.İlişkiyi ayakta tutan önemli şeylerden biri heyecan duymaktır.Onunla bişeyler yapmak için heyecanlanmak,onu görmek için heyecanlanmak…ilişkiyi canlandıran çiçekler gibidir heyecan.
'Gönül sırdır' dermiş eskiler. Olur olmaz herkesle her şeyin paylaşılamayacağına dair bir şifre sanki. Çünkü insanoğlu ayıp arar, kusur arar. Senin üzüntün onun neşesi olur. Gönül ancak güzel görene, güzel konuşana, güzel saklayana açılır. Onlara da ehl-i muhabbet denir.