abdullah b. mes'ud arkadaşlarına şöyle dedi;
"ilim pınarları olunuz. zamanınızı evlerinizde geçiriniz. gecelerin lambaları olunuz. elbiseleriniz eski olsun ama kalpleriniz yeni olsun. yer ehli sizi tanımasın fakat gök ehli sizi tanısın."
Kendine merhameti ve özsaygısı olan kimse istenmediği yerde durmaz, saygı görmediği ve sevilmediğini hissettiği mekâna uğramaz. Kibir diye yaftaladığımız bazı hâllerin ardında ince ve zarif bir ruhun, rahatsız olduğu yerlerden, insanlardan, hâllerden sessizce uzaklaşması vardır.
Kiminle oturup kalkarsan, onun sıfatı sana sirâyet eder ve senin bundan asla haberin olmaz. Gâfil kimselerle oturup arkadaşlık eden kimselerin tabiatı, farkında olmadan onların tabiatından birçok günahların tohumunu alır.
(Kimyâ-i Saâdet, İmam Gazzâlî)
Fethi Gemuhluoğlu, bizim hanıma "Kızım, çocuklara 'Düşersin' deme; 'Düşmeyesin' de, tecelli eder." derdi. Büyüdükleri zaman da "Şuraya gidersin, şöyle yaparsın" deme tecelli eder. Neden? Çünkü sözün canı vardır.
Sâdettin Ökten
Karşınızdaki kişi size şefkatle bakmıyor, acınıza dikkat etmiyor, sevginizden şüphe ediyor, sizi hayranlıkla görmüyor, karakteriniz hakkında pek çok saçma şey ima ediyor ve siz hala bu kişinin sizin aşkınız olduğunu düşünüyorsunuz. sence bu senin hayatın mı?
Allah insanı iki türlü sınar ve olgunlaştırır. Ümit bağladığın nice hadise ve kişilerden yanıltarak, asla ummadığın bir takım hadise ve kişilerle de müjdeleyerek. Birinde sabrederek diğerinde de şükrederek kazanır ve kemâlâta erersin.
canlar cananı nerdesin, bi desenbana ne yaptılar, yer etmişler sıyıramıyorum bir türlü, niye kimse tutmadı elimden?niye söylemediniz, niye kaçtılar söyle asker kaçar mı, niye kaçtılar söyle dost kaçar mı, hangisine yanayım, hangisine dayanayım, kızıyorsun öfkeme, söyle ne edeyim.