Üsküdar büyük Selimiye Camii hünkar mahfilinde çok güzel bir kütüphane var: Yazma ve matbu kitapların yanısıra özellikle şehir tarihi bakımında önemli binler dosya ve onbinlerce evrak da var…DI. ÇÜNKÜ RESTORASYON NEDENİYLE TOPLANAN KOLEKSİYON PARÇALARI SAĞDA SOLDA SATIŞA ÇIKIYOR

Kütahya işgal altındayken işgal güçleri tarafından verilen ve bazı vatandaşların köylerine gidip harman kaldırmalarına izin verildiğini gösterir Rumca ve Türkçe belge. İstiklalin kıymetini bilmek lazım. Yoksa yüz sene önceki hadiselerin tekerrür etmeyeceğini kimse garanti edemez

En kötü şey ahlaksızlığı, hırsızlığı herkesçe malum olanların namustan şereften bahsetmesi.

Bugün güzel bir atasözü duydum. "Derenin harlamazından insanın söylemezinden kork".

Firâkî külhan-ı mihnet olursa tang mıdır yérim Garîbem dâr-ı dünyâda ne odum var ne ocağım (Kütahyalı Firâkî XVI. asır) Külhan: Hamam ocağı Tang: Garip, acep En azından başını sokacak bir külhan bulabilmiş.

youtube.com/watch?v=yE5BAS…

Ey Karluk ve Yağma güzellerinin yıldızı! Güzelliğinle gönlümüzü yağmalar durursun.

Üniversite mezunu gençler bir umut deyip ikinci hatta üçüncü üniversiteyi okumaya kalkıyorlar. Yıllar heba olup gidiyor. Halbuki meslek eğitimine önem verip insanların emeklerinin karşılığı verilmiş olsa bu gençler umut dünyasında oradan oraya savrulmadan yollarını çizebilirler.

Kamunun malını yemez diye düşündüğünüz insanların burunlarına kadar pisliğe bulaştıklarını görünce kimseye itimadınız kalmıyor.

Cin olmadan adam çarpmaya kalkmamak lazım.

Akademideki hocaların çoğu kendilerini allame diğerlerini cahil cühela görüyor. En önemli çalışma kendilerine ait olan, diğerlerininki tırıvırı.

Bu kişi bir takım iftiralarla şahsımı hedef alan açıklamalar yapmaktadır. Kendisi ile yüce Türk adaletinin tecelligahı olan mahkemede hesaplaşacağız.

Güya eski Uygur Türkçesi ile ilgili bir yazı yazmış Said Nursi'den bahsediyor. Said Nursi ile Eski Uygurcanın ne alakası var. Yazdıkları yazılar dilden ziyade kültür tarihi, dinler tarihi, Budizm gibi konularla ilgili. Söylenmiş olan şeyleri aynen tekrar ediyor. Yeni bir şey yok.

Muhtemelen XIV. Yüzyılda yazılmış, Doğu Türkçesi ile bir gazel. İmla biraz sıkıntılı.

Edebiyat ve kültür tarihimizle ilgili pek çok kıymetli metnin keşfi bize nasip oldu. Bunlar arasında Dehhani, Hafi ve Azizi'nin divanları, Yunus Emre Divanının en eski nüshalarından Kütahya nüshası ve Dede Korkut'un Bursa nüshasını sayabiliriz. Yeni iki keşfin müjdesini verelim.

Bunlardan ilki XVI. yüzyıl şairi Emiri tarafından derlenen nazire mecmuası, diğeri de yine XVI. asır şairi Celalzade Salih Bey'in belagate dair önemli eseri.

Bir kelimenin bir dile ne zaman girdiği, ne zaman kullanılmaya başladığını her zaman tahmin etmek mümkün olmuyor. Aşağıdaki metne göre "para" kelimesi ilk defa hicrî 1080 (1670) tarihinden sonra kullanılmaya başlamış.

Bodley Üniversitesi kütüphanesinden geç dönem Uygurca bir metin:

Eski Türk Edebiyatı ile ilgili çalışmalarda metinlerin bittiği yeni metin kalmadığına dair yanlış bir kanaat var. Yeni keşfettiğimiz ve doktora çalışması yapmak üzere bir öğrencimize verdiğimiz Nevşehirli Hâzim Divanı katalog taramalarının önemini göstermektedir.

Kütahya DPÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü olarak TDK Başkanı Sayın Prof. Dr. Gürer Gülsevin'i "Dünya Dili Türkçe" başlıklı konferansla ağırlayacağız. İmkânı olanları bekleriz. Gürer Gülsevin Türk Dil Kurumu dpu.edu.tr/index/etkinlik…