bazı kimlikleri üzerimizde taşımaya çalışsak da olmuyor, ya çok büyük geliyorlar ya da bizi sıkıyorlar. içinde en rahat hissettiğimiz kimliği bulmak yıllar alsa da mücadele etmeye değer. çünkü aksi takdirde, bize uymayan bir kostümü üzerimizde taşımaya harcadığımız emeği kendimiz
Bu video çok hoşuma gitti. Kadınlar görünmez düşmanlarla savaşırken erkekler olan bitene çok üzülüp ahlanıp vahlanıyormuş gibi bir ortam var. Düşman belli, görünür ve erk sahibi. Düşman bu. Bazen 3 kelimeyle 1 kurallı cümle kurabileni, bazen de entelektüeli ama hepsinin özü bu.
Ülkedeki İKcıların ciddi bir üslup sıkıntısı ve had bilmezliği var. Öyle ki daha İKcı ile görüşürken bu ne biçim çalışma yeri diyip mülakatta vazgeçiyor insan orada çalışma fikrinden
Dün İstanbul’da bir etkinlikte konuşmacıydım, program sarkınca akşamki İzmir gösterim için uçağımı ertelemek zorunda kaldık ve gösteriye yetişememe riski oluştu. Zar zor uçağa yetiştik, İzmir’e indiğimizde hem TUSAŞ haberi, hem de inanılmaz bir trafikle karşılaştık. Berbat bir
kaçınganlara yeni bakmışken bugün de kaygılı bireylerin neredeyse yanardağ patlamaları gibi hissedilebilen (hem kendileri hem de partnerleri tarafından) duygu ifadelerine bir göz atalım 👇
Ne yapıyorlar? Siz, biz, ben ses çıkardığımızda hangisinde yanınızda oldular? Yetmezmiş gibi Klinik Psikoloji yüksek lisansları 1 milyon TL'ye dayanmışken eğitim şirketleriyle niye anlaştılar? Bu eğitimler neden sadece alana açık değil de herkes gelsin ile açılıyor?
Öyle her toplumsal olaya "kanayan yaramız" yazınca meslektaşlara ve halka, BAKIN HALKA duyarlı mı olunuyor? Çevrimiçi eğitim veriliyor, bak online bile değil, 50k'ya! Şema Terapi veriyorum diyor, 1 günde, 10k'ya. Yeni mezun düşüyor buna. Ne yapsın? Gerçekten ne yapsın?
Dur ya bari derneğim var dese yooook kardeş, şirket var ehehe mi denmek için? Peki yeni mezun ne yapsın? Ciddi soru bu ne yapsın? Evet biliyorum bu sorular benim hakkım değil ama SİZİN HAKKINIZ. Lütfen sorun artık.
İnsanları, anormal, kabul edilemez durumlara ve olaylara maruz bırakıp, sonra da normal ve itaatkar tepkiler vermelerini bekleyemezsiniz. Bu mümkün ve sürdürülebilir değil. Yanlış yol doğru yere çıkmaz.
Daron hoca hepimizi gururlandıran bir başarıya imza atmış Nobel ödüllü bir iktisatçı. Temel savı da demokratikleşme, hukukun üstünlüğü gibi konuları pas geçen bir refah toplumunun kurulamayacağı. Batı gibi olabilmek için Batılıların geçtiği yollardan, süreçlerden geçmelisiniz
Atatürk dünyaya hükmeden Osmanlı’dan geriye kalan bir avuç toprağı da açgözlü işgalicelere parça parça peşkeş çekilmiş, bitmiş mahvolmuş bir ulusu tekrar tam bağımsız Cumhuriyet olarak ayağa kaldırıp, kadınından, gencine, çiftçisinden sanayicisine hayal edemeyeceğiniz kadar büyük
Kışkırtıldığınızı ya da tahrik edildiğinizi fark ediyorsanız; vereceğiniz tepkilerin tamamını aşırı bulunarak, büyütülerek bunlar yüzünden sorumlu hissettirilip bir çok şeyin suçunun size yüklenmeye çalışıldığını düşünmelisiniz.
Çünkü karşınızda kendi sorumlulugunu almak
Çocuklukta eksik kalan duygusal eğitim sadece psikoterapide mi tamamlanır? Hayır. İnsan duygularıyla baş etmeyi, onları faydalı uyaranlar olarak kendi hayrına kullanmayı kendi çabasıyla da öğrenebilir. Ama birkaç koşul var: Öncelikle kendi gerçekliğiyle karşılaşma cesaretinin
Sevilebilir olduğunu bilen biri; sevilebilecek değerde olduğunu öyle doğalında hisseder ki kendisine olan tavır ve davranışlardaki tuhaflığı hızlıca fark eder ve bunları normalleştirmez. Sevilecek değerde olmayacağı dengesiz, kopuk bir ilişkilenmeyi seçmez.
Orada bulunamaz.
Gabor Mate’nin “Kırgınlık ruhun intiharıdır..” cümlesini yazmadan birkaç sayfa önce Hans Selye’den yaptığı alıntı.. “Gerginlik ve hüsranlarımızın çoğu, olmadığımız biri gibi davranma yönündeki zorlama ihtiyaçlardan kaynaklanıyor..”
Diziyi tam bir bölüm bile seyretmemişimdir ama floodu okumadan önce Fatih’e kesin “Dior-Sauvage” demişlerdir dedim öyle çıktı, diziyi izlemeyen bile Fatih’e o kadar hakim öyle bir nefret ahahahahahsh