Öncelikle: Osmanlıca bilgisi çok mühim.
Sonralıkla: Osmanlıca okuyamayan Osmanlı tarihçisi olmaz. 'Belge fetişizmi' yaftasının maksadını aştığını düşünüyorum.
Fakat: Böyle yatıp kalkıp belge okuyan, arşiv rafı koklayan arkadaşlarda çözemediğim bir -hadi kibarlık- tuhaflık var.

Yunus'un bir beyiti var:

'Bunlar bir vakt beğler idi kapıcılar korlar idi
Gel imdi gör bilmeyesin beğ kangıdır ya kulları'

Bana hep garip gelmiştir, gerçek böyle değil çünkü. Bir mezara bakarak bey olduğundan fazlasını anlayabiliyoruz haha.

'Trans olmanla oyunların ne alakası var? Oyun yaptım de geç' demişler. Haklılar. Transların alınmadığı iş mi var Türkiye'de? Sanki ayrımcılığa uğruyorsunuz. Oyunun tutmazsa gir memuriyete çalış. Özel sektörde her kapı açık. Niye belirtme gereği duydun ki? (Mallara özel: ironidir)

Çok iyi.

'Aklını tamamen yitirmemiş ve dehşet içinde izleyen herkes için, İsrail hükümetinin içine battığı biyolojik ırkçılık ile mesihçi kıyametçilik arasındaki ideolojik çukur dipsizdir.'

hesap ödetildim

Buddha'nın ilk vaazını beş kişi dinliyor. Aralarından Koṇḍañña vaazdan sonra içine doğan ilhamla 'Ne ki oluşa tabidir, sona erecektir' dediği için 'anlayan kişi' diye anılıyor. Zevalin mutlaklığını anlamak 'anlayan kişi' olmak için kafi - kalan tüm hikmetler bunun çeşitlemesi.

'Avrupa’dan karga kıyafeti frak yahut saksağan kılığı smokin satın alınıp Türkiye’ye nasıl sokulursa, kapitalist ilişkileri de tıpkı öyle oldukları gibi Avrupa’dan Türkiye’ye ithal edilebilir, sanıldı. Oysa bir sosyal düzen önce alınır satılır matah değildir.'

“But never think that war, no matter how necessary, nor how justified, is not a crime. Ask the infantry and ask the dead.”

— Ernest Hemingway

Ben iyi bir okur değilim. Yazarak ve yazabilmek için öğreniyorum. İyi bir yazar da değilim. Sadece hitap ettiği muhayyel okurun kendim olduğu metinler yazabiliyorum. Bu iki iyi-olmama hâlinden de memnunum. Ne yazdığımdan çok okumaya ne okura göre kalem oynatmaya vaktim var.

Na hi verena verāni sammantīdha kudācanaṁ,
averena ca sammanti, esa dhammo sanantano.

'Çünkü nefret, hiçbir zaman nefretle yok edilemez;
nefret nefretsizlikle yok edilir. Bu ölümsüz bir kanundur.'

Yeni bir kavram ileri sürüyorum bu yazıda: 'küçük adamın geçim etiği'. Gerçek bir ilerici dönüşümün kolay olmayacağını, zira aşılması gerekenin bir siyasal habitus tipi olduğunu ileri sürüyorum. yurtseverce.com/2024/04/04/kuc…

İstanbullu olup ilk defa Eminönü’nü gören liseli kardeşimiz gibi nice çocuk var. Şubat’ta hazırladığımız raporlarda öğrencilerin ve velilerin sömestrda neleri isteyip de yapamadıklarını da paylaşmıştık. 👉🏼

derinyoksullukagi.org/yoksulluk-kosu…

derinyoksullukagi.org/yoksulluk-kosu…

bajram şekerimi aldım

problem her şeyin sınıfsal olup olmamasından çok, sınıf mücadelesinin bu kadar geri çekildiği, solun gettolaşıp kültürel bir cemaate evrildiği bir dönemde sınıfsallık vurgusunun karikatürleşmiş biçimde bu mecrada sürekli tekrarı. içerik boşaltıyor bu durum, ciddiyet bulandırıyor.