"Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi." Can Yücel'i saygıyla anıyorum. (Bir zamanlar Datça'da)

"Bilmem kendisi de bu elinin her şeyi güzel ettiğinin farkında mıydı? Farkında olmasa bu kadar mütevazı olur muydu hiç. Hristo Kalfa gibi, 'Benim yaptığım duvardır o, öyle çabuk, bir iki taşla devrilmez,' derdi. Demedi." Barba Antimos, Sait Faik Abasıyanık (Son Kuşlar)

"Hayata dair bildiğim her şeyi sokaklardan, hatta üniversitenin gotik tiplerinden ya da avlusundan bile değil, kitaplardan öğrenmiştim." Kıştan Sonra, Guadalupe Nettel (Çev: Banu Karakaş)

"Nezaket aynı zamanda yakınlığa açılan bir kapı da olabilir ve söylemeye gerek yok ki bundan istifade etmek isteyenler gırla." Kıştan Sonra, Guadalupe Nettel (Çev: Banu Karakaş)

"Yirmi beş yaşındayken mutlu insanlara şüpheyle bakardım. Zeki insanların, yani gerçeklikle yüzleşecek kadar cesaretli olanların yalnızca kederle yaşayabilecekleri kanısındaydım." Kıştan Sonra, Guadalupe Nettel

"Varsın, bir de öylesi bulunsun, hiç değilse bir Abasıyanık'ın yazısında. Bıktım doğrusu artık, oturup insanoğlunun çektiğini, çekmediğini anlatmaktan. Bıkmaktan geçtim, anlatamadım. Yazdım, beceremedim."

"Tuttum, sarı saçları vardı, dedim. Gözleri yaradana yan bakardı, dedim. Akşamları iki kadeh içerdi, dedim. Şuna güler, şuna üzülürdü, dedim. Ona çok haksızlık ettiler, dedim. Zengine sövdüm. Fakirine enayi gibi acıdım. Neredeyse dünyaya nizamat vermeye kalkacaktım!" Son Kuşlar

"Oh! Kimselere selam vermiyordum. Senede dört kelime konuşmadığım adama nezaketen gülmeye bile mecbur değilim. Görmemezliğe geliyorum. Başımı çeviriyorum. Ama insanlar tuhaf! Kendilerini sevmeyen, önem vermeyene daha bir büsbütün tutuluyor," Dondurmacının Çırağı

"Nurum içimde oğlum, dedim, içim pırıl pırıl. İçim aşkla dolu, dostlukla dolu, hiç olmazsa bu akşamlık. Sen bakma o yüzdeki nura. Yalancıdır, aldatır." Yağmurlu Hikâye / Öyle Bir Hikâye (Alemdağda Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık)

"Elime küçük kardeşimin kitabı geçti. Bir şey anlamadan okumaya daldım. Mesuttum. Bu saadeti bana sen vermiştin. Her şeyi iki üç misli daha çok seviyordum. Buna sebep sendin." Panco'nun Rüyası, Sait Faik Abasıyanık (Bütün Öyküleri)

"İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Sokaklar dardır. Esnafı gaddardır. Zengini lakayttır. İnsanlar her yerde böyle. Yalnız karyolalarda çift yatanlar bile tek. Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor."

Ünlü basketbol antrenörü John Wooden Hayat İçin Oyun Planı kitabında da bunu der: "Yetenek sizi zirveye taşıyabilir, fakat zirvede kalmanızı sağlayacak olan şey karakterinizdir." Her şeyi nihayette belirleyecek olan karakter ve de ilkelerdir.

"Demek ki bu hayatta toplumun önüne attığı bir tas çorba için ya da üç kuruşluk bir çıkar için özgürlüklerini feda etmeye yanaşmayanlar hâlâ mevcut!" Csutora: Şahsiyetli Bir Köpeğin Hikâyesi, Sándor Márai

"Çünkü sadece aşk değil, nefret de insanları kopmaz bağlarla birbirlerine zincirler. Anlaşılan bu kadar derin duygular insanın tüm varlığını esir alacak kadar güçlü. Yüzeysel duygular, geçici takılmalar sadece korkakların ya da ilgisizlerin işi." Csutora, Sándor Márai

"Samimiyet iyi bir çözüm değildir. İnsanlar bıkar bundan. İnan bana, ben de denedim onu ama olmuyor. Kimse samimiyete dayanamıyor. Sonunda insan içine kapanıyor, kötü niyetli birine dönüşüyor, sır vermiyor, samimiyet falan hak getire!" Csutora, Sándor Márai

"Hayat da böyle işte, asalete artık prim vermiyor." Csutora: Şahsiyetli Bir Köpeğin Hikâyesi, Sándor Márai

"Biz insanlar genellikle güzeli, iyiyi ve erdemi değil, bastırılan, mükemmel olmayan, sinirli, yaşamda dişlerini göstererek bizle kavga eden şeyleri daha çok seviyoruz, ki bunlar erdem ve uyum değil, hata ve isyan dolu şeyler." Csutora, Sándor Márai

"Korkunç şekilde okuyorum. Yemeden içmeden, uyumadan... Gene de zaman yetmiyor." Biz Hiç Değişmedik Gönül, Nezihe Meriç'i ölümünün 26. yılında saygıyla anıyorum.