Ey yetkili insan … Gazze’nin kanı üzerine yemin ederim ki… Eğer sende bir zerre erkeklik olsaydı İlk çocuk çığlığında salonların titrerdi. Ama siz orospusunuz… Abdestinizi kanımızla alır, kınama bildirilerini petrolle karışık mürekkeplerle yazarsınız. Ey Arap ve Müslüman

Yüzlerce böyle mesaj alıyorum! Allah aşkına, bu insanların günahı kimin üzerinde! En basit şeylerde bile yanlarında olamıyoruz, dernekler bile onlara ulaşamıyor, peki çözüm ne? Bunu kişisel olarak yaptığımızda ise izinsizlik suçlamasıyla kanun dışı sayılıyoruz. Vallahi, eğer

Her gün acı bir haber… Bir arkadaş bana diyor “Üzgünüm, sana iyi olmayan haberleri vermek zorundayım! Her ay baktığınız Çocuklarının babası bu sabah şehit oldu. Tek başlarına kaldılar. Onlara kimse kalmadı. Ne anne var, ne baba, ne dede, ne nine.”

Derin bir tefekkürden sonra şunu görüyorum: Bu söz, yalnızca Gazze halkına aittir. Çünkü onları yalnız bırakan, onlara yardım edemeyenlerin konuşmaya da, hüküm vermeye de hakkı yoktur. Allah Gazze halkına yardım etsin, ümmete yeniden izzet ve şeref nasip etsin.

Bu Amerikan başkanı, Rusya’yı, Çin’i, Kuzey Kore’yi, Kanada’yı, Brezilya’yı ve İran’ı bir kenara bırakıp bütün zamanını Hamas hareketini takip etmeye ve saldırmaya ayırdı! Peki Hamas hareketi büyüyüp Amerika kadar mı oldu? Yoksa Amerika küçülüp Hamas kadar mı oldu?

Vebali kimin üzerinde! Gazzeli kardeşimiz’den bir mesaj ! Selamun aleyküm kardeşim Yahya, Nasılsın kardeşim, iyi misin? Sen nasılsın, işler nasıl gidiyor? Sadece şunu sorayım dedim, acaba bana biraz yardım etmen mümkün mü? Biliyorum durumun zor.

Ateşkese sevincimiz, yalnızca akan kanın bir an olsun durmasındandır. Yoksa utanç ve öfke, Gazze’yi yalnız bırakanların alnında bir damga gibi durur. Gazze halkı, özgürlük yolunda yalnız toprağını değil,ümmetin uyanışı için bilincini de bedel olarak ödedi. #Gazze

israil’in ajanlarının kurşunlarıyla şehit düşen kahraman gazeteci Salih el-Cafrawi’nin bedenine hainlik ve kin dolu yedi mermi isabet etti. Mekanın cennet olsun Gazze’nin sesi.

Ah Gazzem

tüm ajanları aldatıp yanıltarak, İsrailli esirlerin sırrını 737 gün boyunca, kuşatma altındaki, aç, yıkılmış ve her an insansız hava araçlarıyla izlenen Gazze’de saklamayı başarması yeterlidir.

Müslüman bu acıyı nerede hissederse hissetsin, yer önemli değildir; çünkü İslam ve onun bir parçası olan insanlık, bizi birleştirmesi gereken bağdır. Artık ayrılıklara yeter diyelim.

“Müminlerden öyle erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.” Gazze’den Sudan’a kadar Allah’a sığınak bulan Kur’an’da teselli arayanlar.

Zaman öyle bir hâle geldi ki, artık hak ile bâtıl birbirine karıştı. Gerçek, yalanın gölgesinde kayboluyor; doğrular susturuluyor, yanlışlar alkışlanıyor. Fitneler çoğaldı, kalpler karardı. Artık hakikati söylemekten korkar olduk. Ne acı bir çağ bu! İnsan yaşamak istese bile,

Casusluk artık durum değerlendirmesi oldu, aptallık ve saflık deha sayılıyor, yağcılık ve liderlere dalkavukluk ise “siyaset” diye adlandırılıyor ! Eğlenen kalabalığa karşı çıkan herkese “hain” diyorlar… Ne tuhaf!