"Biz Harp okulunda öğrenciyken evlere gidiyorduk." dedi. "Ne evi? Hangi evler?" soruma "Karargâh Evleri" cevabını verdi.

Ama bu Alevilerin DzKK'ya yerleştirildiği gerçeğini değiştirmez. "İleride bizi kırmaz, ne dersek yaparlar" diye düşünerek mi bu hareketi planladılar, bilemiyorum.

Açıklaması "Şüpheden sanık yararlanır" olan "Masumiyet Karinesi" göz önünde bulunduruldu galiba. Ama şu an hukuk sistemimizin "şüpheden devlet yararlanır" hezeyanında olduğunu görünce o zamanki İKK'cıların çok daha vicdanlı olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

2007 sonları olmalı.. Türkiye siyasetten çalkantılı bir dönem geçiriyor. 27 Nisan E-Muhtırası verilmiş. Temmuz seçimlerinde AKP oylarını iyice artırmış. 367 manevrası yapılmasına rağmen Abdullah Gül Ağustos ayı sonunda Cumhurbaşkanı seçilmiş..

2008 sonunda bir iş için gittiğim 5'inci katta (Hrk. Bşk.lığı) karşılaştık. Tanımıyormuş gibi yaptı, teğet geçti. Amiral olmuştu sonuçta! Herkese bu şekilde soğuk davransa anlarım "genel karakteri bu şekilde" derim. Fakat herkese öyle davranmıyordu..

Mesela TCG Gemlik'te beraber çalıştığı Fehmi Kayhan Olgungül (99'lu deniz subayımız) ile aşırı samimiydiler. Kayhan Olgungül içki masasında, eşi Sirel Hanım ile tanışmasını anlatırken lafı hiç dolandırmayıp "Çakmak Amiral 'Bu kızla evleneceksin' dedi, ben de evlendim" demiştir.

Kendi bekası uğruna devleti yakmaya hazır olan sözde dindar zalim güruh ile "Avrasyacılık" adı altında Anadolu'da Rusya ve Çin'in uydu devletini kurmayı hedefleyenlerin bu pis ortaklığı ne ahlak barındırıyor, ne vicdan, ne de hukuk... Gözü dönmüş, sadece yok ediyor...

Tek başına ölüm! Yapayalnız, hasta, bitirilmiş... Rutubetli, dökük, tek kişilik bir hücrede... KHKlı eski polis Mustafa Kabakçıoğlu Gümüşhane cezaevinde bu dünyaya böyle veda etti 4 ayı kalmıştı tahliyeye ama o tükenmişti İhmal doluydu ölümü, hiç duydun mu Abdulhamit Gül ?

Bugün Akın Öztürk tarihi bir savunma yaptı. Bırakın darbenin 1 numarası olmayı darbeyi önlemek için uğraş veren bir kişi olduğu ortaya çıktı. Savunma yaparken son sözleri ekrana yansıyan şu cümlelerdi. 15 temmuz yargılamalarının ne kadar hukuksuz olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

YÖK’ün mevzuatına göre bir öğrenci aynı anda "2" farklı doktora programına kayıtlı olamaz. Ulaştırma Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan nasıl yaptı acaba? 1 ALANA 1 BEDAVA!

E-imza yetkisine sahip tek kurum olan BTK'dan sorumlu bakan yardımcısı Fatih Sayan, diploma sahteciliği skandalı patlayınca, Sahip olduğu 10 diplomadan 4'ünü, CV'sinden sildi.

Kuzu kalpliler, kurtların yüreğini anlayamaz. Bu ülkede en büyük devrim, dağda veya sokakta silahla değil; zorbaları hukukun önüne koyan bilinçli insanlarla yapıldı. Ama gürültülü olan, ülke koşullarının doğası gereği sessiz ve derin olana baskın çıkıyor, daha çok kabul görüyor.

💣#SONDAKİKA Yabancı öğrenci kontenjanından, üstelik sınavsız hukuk fakültesine girenlerden biri bakın kimin oğluymuş ?!

Babasının da doktorası SAHTE! Kızdın mı bana TÜRK DEGS / TURK MAGS ? 😎

Elinde minik bir çanta… İçinde zıbın, battaniye, patik… Eşi, Merve Zayım, doğum yapmak üzere. Bebek, ilk nefesini soğuk duvarlar arasında alacak. Bugün yine tahliye talebi reddedildi. Bu bebek suçsuz. Sizin için bir şey ifade ediyor mu? T.C. Adalet Bakanlığı

Cihat Yaycı'dan hafiften bir yusuflama...

Bayrak bahane RANT şahane!

Başkan şimdi kıvırtmanın lüzumu da yok ayrıca! Reyiz'e can simidi oldunuz, ittifak kurdunuz. O da sizin Ergocuları tahliye etti. Yani memleketin içine beraber ettiniz!