… Yaprak seviyorum ben yaprak Kuru yaş ayırmadan Sen ezmeyi seviyorsun neye bastığına bakmadan.

Yine düştük grip belasına

Koreli haber sunucusu Atatürk’ü anarken ‘bu haberi oturarak sunamam’ deyip ayağa kalkıp habere devam etti...

"Ağaçtan düşerken son anda iki eliyle bir dala tutunmuş biri gibiydim. Aynı zamanda tutunduğum dalda arı kovanı da varmış ve arılar deli gibi bana saldırıyorlar. Ve ben bu saldırıya dayanamıyacağımı, birazdan düşeceğimi bildiğim halde baldan yalamaya çalışan biri gibi

Ya gözden ya sözden değerinin hissettirilmesi ilaç olabilir insana.

Bebeğim ben öksürünce boynuma sokuluyor sımsıkı sarılıyor ve omuzlarımı sevmeye başlıyor merhamet doğuştan var da merhametsizlik kazanılan bir duygu. Kötülüğü biz öğreniyoruz, öğretiyoruz, yayıyoruz bebeklere bakınca bu çok basit ve net. İyi kalabilmek ve yayabilmek umuduyla.

Sonunda artık insanları nasıl hissettiğinizin ve kim olduğunuzun önemi olmaz, ikna etmekle ilgilenmediğiniz bir noktaya ulaşırsınız ve gerçeğinizi ve sizin için neyin işe yaradığını bildiğiniz sürece önemli olanın bu olduğuna karar verirsiniz. ben buna kendine dönmek diyorum.

Tarif edemeyecek kadar bitkin ve tükenmişken, uzanıp tavanı izleyip ağlayamadığı zaman ne yapar insan?

Şımarabildiğimiz günler, insanlar lütufmuş bizlere.

Duvar kağıtları sökülüyor, süpürgelikler sökülüyor, evde usta değil erkek bebek var.

“Abi azcık göbek atalım yaaaa”modunda bir gün oluyor 🥹

Feryadım bazen bir şarkı Bazen de göğsümde sancı Anlatmam, zaten duymazlar

Çiçekler açacağım, çiçekler açtıracağım…

bir bakmışsın yusuf kuyuda zordadır, bir bakmışssın yusuf mısır’a sultandır. yaşadıkça oyuna dahiliz

nasılım biliyor musun, kendime dargın, kendime kızgın, her şeyi kendim için yapabilirdim ama ben iyi olmak istedim en kötü insana bile iyi olmak, bunun yükü çok ağır

İnsan hem oturup, hem de nasıl koşar?

Kendi ülkesini savunamayan tüm hükümdarlar ülkesini istilaya tabii tutmuş ve topraklarını kaybetmiştir , aile yönetimi de buna benzer.