Sanırım başarıya giden yolda uyuyakalmış olabilirim.

Bakın iyi bir insan olmaya çalışıyorum lütfen Orusbu çocukluğu yapıp beni zorlamayın.

Bana kim beddua ettiyse harbiden sağlam müslümanmış iki yakam bir araya gelmedi.

Moralim de niye bozulacağına şaşırdı artık.

Yanlışım varsa düzeltmeyin kardeşim

Allah'ım sen benim belamı verme Ben arayıp buluyorum zaten.

Günde 12-13 saat çalışan biriyim arada sırada böyle yorgunluk falan çöküyor halsizleşiyorum. Modum düşüyor falan Bana diyorlar ki sende Burnout sendromu var. Vallahi bende daha çok azer baba'dan dardayım sendromu var onu da hiç İngilizce açıklayamayacağım şimdi

Haçen hani biz güzel günler göreceğiz ya işte o will ile mi olacak yoksa going to ile mi? Onu baa be duyun

Şimdi İngilizce'de şöyle bir durum var bazen bazı sözleri mesela küfürleri falan açık açık söyleyemediğin için onları sansürlüyorsun örnek vermek gerekirse f*** ing yerine freaking diyorlar

Mesela İngilizce Good iyi demekken Goods olunca mal oluyor yani fazla iyilik mallıktır.

Twist of Fate Bir şeyin bir olayın beklenmedik bir anda yanlışlıkla şanssızlıkla gerçekleştiğini anlatan deyim yani buna bir nevi kaderin cilvesi de diyebiliriz.

Belki üstümüzden Bir kuş geçer şarkısında hiçbir yüz güzel değil senin yüzünden kısmındaki senin yüzünden var ya o because Of you mu yoksa moro than your face mi?

Fair enough Her muhabbeti bitirebilir söyleyecek lafınız yoksa bunu söyleyerek konuyu kapatabilirsiniz kendisi bir nevi İngilizlerin eyvallahıdır

Eğer bir tartışma sırasında I am Switzerland lafını kullanırsanız Bu sizin tarafsız olduğunuzu gösterir.

blow your own trumpet" kendini övmek ve böbürlenmek anlamında kullanılır. trumpet yerine horn ile de kullanılır.

Cotton on ; bir seylerin farkina varmak, (mevzuya) uyanmak

Roman Emperor Commodus gathered all the disabled people in the empire to Rome and had them fight to the death in the Coliseum.

to tighten one's belt kemer sıkmak(az harcama yapmak) - to break the bank elindeki tüm parayı harcamak - to weather the storm zor bir durumdan(finansal) sağ çıkmak - to throw the money down the drain paranı değmeyecek bir şey için boşa harcamak

Arkadaşlar bugün yediğin hurmalar yarın bir tarafını tirmalar sözü Var ya ha işte o İngilizce de Present Perfect Tense oluyor