Otoriter bir yönetimden halkın sorunlarına çözüm üretecek bir siyaset anlayışı çıkmaz; aksine, yalnızca daha fazla baskı ve kutuplaşmaya zemin hazırlanır. Türkiye’nin acil çözüm bekleyen çok derin sorunları varken bunlar görmezden geliniyor ve iktidar sahipleri şahsi çıkarlarına

Türkiye’nin yönetilemediğini, hayat koşullarının her geçen gün zorlaştığını ve bunun sebebinin 23 yıllık AK Parti iktidarı olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki çözüm ne? İşte asıl sorun burada. Mayıs 2023 seçimlerinin kaybedilme sebebi de AK Parti’nin hala gücünü belli ölçüde

AK Parti iktidarını devam ettirebilmek uğruna ülkemizi bir bilinmeze, karanlığa hızla sürüklüyor. Yargıyı bir silah gibi gören ve kullananlar, siyaseti dizayn etme gayretindeler. Parti genel başkanlarını, belediye başkanlarını, siyasetçileri soruşturmalar ve son olarak

Ekonomi yönetimi ile Merkez Bankası’nın politikalarının yanlış olduğu ve açıklanan hedeflerin hayalden öteye geçmediği bir ayda ortaya çıktı. Yoksullaşma ve alım gücündeki düşüş son derece yıkıcı, vatandaşın dayanacak nefesi kalmadı. Bakan Mehmet Şimşek ise “işler iyi gidiyor” ve

2025 başlayalı sadece 38 gün geçti ama ortada ne hedef ne inandırıcılık kaldı. Bu işi yapamıyorsunuz. Enflasyon hala çok yüksek ve bu politikalar ile enflasyonun kalıcı, düşük hanelere düşmesi imkansız. Enflasyon ile mücadele ya yapılır ya yapılmaz. Sizin derdiniz enflasyonu

AK Parti, MHP, DEM Parti ve İmralı arasındaki görüşmelerin demokratikleşme olarak sunulması, siyasal manipülasyonun bir göstergesidir. Buradan demokratikleşme çıkmayacağı açıktır, çünkü bu süreçte demokrasi, katılım ve hukukun üstünlüğü değil, Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi

Yaşananlar sadece bir kişi, kurum ya da partinin meselesi değil; ülkenin demokrasi ve hukuk düzeninin geleceğini yakından ilgilendiren önemli bir kırılma noktasıdır. Yargının siyasi amaçlarla kullanılmasının sıradanlaşması ve hukuk sisteminin iktidara yakın olanlara farklı

Bu ülkenin pırıl pırıl evlatlarının, gençlerinin, öğrencilerinin demir parmaklıklar ardında sabahlara uyanması içimi sızlatıyor. Birçoğu hayatında ilk kez karakol gören, sabıka kaydı olmayan, vatanına bağlı, haysiyetli gençler… Suçları ne peki? Daha adil, daha eşit, daha özgür

Mayıs 2023'ten bugüne başarısız olacağı belli olan ekonomi politikaları 19 Mart'ta duvara tosladı. 19 Mart olmasa başka bir tarihte başka bir gerekçeyle benzer şeyleri yaşayacaktık. Çünkü mevcut politikalar ve isimler başarısız olmaya mahkum. Neden mi? Çünkü sadece sabit

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sistemli ve doğrudan bir saldırı altındadır! 27 Şubat tarihinde açıkça ifade etmiştik: AK Parti, MHP ve DEM Parti arasında yürütülen ve İmralı’yı da kapsayan görüşmelerin “demokratikleşme” olarak sunulması, açık bir siyasal manipülasyondur.

On binlerin katiline methiyeler düzen, sözde barış elçisi rolü biçenler; Ümit Özdağ'ı ise aylarca sebepsiz yere hapiste tutuyor. Bu ülkede hukuk kalmadı. Yargı tamamen iktidarın sopasına dönüştü. İddianamesi bile aylar sonra hazırlanan Ümit Özdağ, delilsiz, suçsuz yere tutuklu.

Gaziosmanpaşa Belediyesi’nde yapılanlar bu ülkede “seçim var” demenin artık ne kadar anlamsız olduğunu gösteriyor. Halk seçti, siz görevden aldırıp koltuğa çöküyorsunuz. Yetmiyor, bir de utanmadan kutlama yapıyorsunuz. Zamanında Erdoğan’a yasak geldiğinde İBB Meclisi, çoğunluk

ABD’de başarılı bir akademisyen ve iş insanıyken siyasete atılan Bilge Yılmaz, Nisan 2024’te İYİ Parti’den istifa etti. O günden sonra da hiç konuşmadı. Yılmaz ile ekonomiyi nelerin beklediğini, bugünkü durumu, siyasette yaşadıklarını konuştuk 👉 youtu.be/f3ZF5Co3viQ

📍Ekonomide Mayıs 2023'e göre daha ağır bir durumdayız. 📍Dip diye bir şey yok. Bataklık var, daha da inebilirsiniz. 📍Buradan demokratikleşme çıkmaz! Fayn'da gazeteci Semin Gümüşel Güner ile yaptığım söyleşi👇 youtu.be/f3ZF5Co3viQ?si…

148 gün boyunca yatarı bile olmayan bir suçtan dolayı bir insanı hapis tuttunuz. Kaçma ihtimali yoktu, kamuoyunun önünde siyaset yapan, nerede olduğu belli olan bir insandı. Ortada ne somut bir delil vardı ne de gerçek bir suç. Nitekim iddianamesini bile 77 gün sonra

Yeter artık! Bu ülkenin vatandaşları olarak hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz. İktidar hukuku siyasi rakiplerine karşı bir silah olarak kullanmakta ısrar ediyor. Bunun son örneği maalesef gazeteci Fatih Altaylı oldu. Ekonomimiz darmadağın, toplumsal huzurumuz yok oldu, siyasi

İktidarın her türlü nimetinden yararlanıp kendi çocuklarına ayrıcalıklı hayatlar sunanlar bu ülkenin çocuklarının hayatına dair böyle ahkam kesemez. Dünyanın hızla iyi eğitimli ve donanımlı iş gücüne kaydığı, mavi yakaların işlerini yapay zekaya kaptırdığı bir dönemde böyle

İşsizlik ve yoksulluk sorunu derinleşiyor. Bu sorunlara kulağını tıkamış, gözlerini kapatmış bir iktidar var. Ekonomik ve siyasi kriz sarmalına giren ülkemiz önümüzdeki aylarda bu iki sorunu taşıyamaz hale gelecek. Zorlaşan finansman koşulları artan belirsizlikler ile