Babamın kendi yaptığı mutfak masasını ben sürekli çarpıyorum diye küçültmesi gerçek/
Aynı virajda önce masaya sonra duvara çarptığım günler gerçek kere gerçek
güpegündüz taciz edilen kadınlar, ceza almayacağını bilen sapıklar, onları salmaktan utanmayan hakimler, uyuşturucu bağımlısı katiller, canice öldürülen başka kadınlar.. hepsi bir günde, bu ülkede oldu.
Taş üstünde taş bırakmamak gerekirken, ne bekliyoruz? Ne zaman ortalığı yakıp yıkacağız? Nereye kadar böyle yaşayacağız? Tekrar soruyorum: BU ÜLKEDE TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BIRAKMAMAK GEREKİRKEN, NE BEKLİYORUZ?
Erkekler kadınları uyuşturucu yüzünden katletmiyor.
Erkekler kadınları okült ayin gereği öldürmüyor.
Erkekler kadınları işsizlikten, fakirlikten, psikolojik sorunlardan dolayı öldürmüyor.
Erkekler kadınları öldürebildikleri için, öldürmelerine izin verildiği için öldürüyor.
Kimsenin kimseye güveninin kalmadığı, sokakların kan gölüne döndüğü, kadın ve hayvan kırımının yaşandığı, çoğunluğun ahlakını yitirdiği, her hücresi çürümüş bir toplumuz artık.
"Sanatçı, sınırsız, olağanüstü duyarlığın bir aracısıdır; doğayı duyar, sezinleyerek saptar ve kendi yapıtına çevirir. O, yazgısının hem kurbanı hem de yorumcusudur."
İzmir'de kadın cinayetlerine karşı yapılan eylemle madencilerle dayanışma eylemi bir araya geliyor ve iki eylem birleşiyor.
“Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
İyi gün/kötü gün demezdi, ihtiyacımız olduğunda sorgulamadan yanımızda olurdu. Bir anda çok eksildik, tarifi mümkün değil.
Güzel arkadaşımız, büyük inatçımız, hoşça kal.
Sabır diliyorum PeykOlta Dayanışma 🖤
#İrfanAlış