Kürtçe Şiir mevzusuna Sözcü maşallah (!) tam bir sayfa ayırmış! Ama tedbiri elden bırakıp, yazının Kürtçe Şiiri anlattığını düşünmeyin. Binlerce yıllık geçmişe sahip bugün de muhtemelen dünyada 70 milyon insanın konuştuğu, sözlü ve yazılı bir edebiyata sahip bir dil ve o dile

21 Ekim Gazeteciler gününde Sözcü’de yer alan ve okurunu inkara davet eden böylesi bir yazıyı bir gazetecinin kaleminden okumak ve bir zamanlar Borge’nin dediği gibi zamanın aslında bu ülkede “ Bizi tüketen bir ateş” olarak yaşandığını görmek istemezdi hiç bir gazeteci! Ama

Gulê nadım malê dinyê Ez ber gulê têm kuştîne… Stran û şeva Midyatê! Helbet, ez û Canan xanım ji pêre! Şevbaş!

Kürtçe’de bir söz var: Ê ne dı şerde be, şêre! Türkçesi şu: Savaşta olmayan aslan kesilir! Barışa en çok karşı olan, sesi çıkan, savaşta hiç bedel ödememiş olandır! Sosyal medyada şovenizm nefret suçu almış başını gidiyor! Üreticiler de genellikle ‘savaşta olmayıp’ aslan

Kürt edebiyatının değerli şairi Seyda Cegerxwin, trajik bir roman gibi yaşadığı hayatının son yıllarında Stokholm’e göç etti. Şehirde sık sık yürüyüşlere çıkar ve vatanına duyduğu hasret içinde şöyle dermiş: Ev Stokholm çıkas xweşê! Dişıbıhê Kurdistanê! ( Şu Stokholm ne

Prof. Dr. Cenk Yaltırak, T24 Yıllık Buluşmaları'nda: 🔴350 bin dolarlık deprem gemisi için kapı kapı gezdim, 5 milyon Euro'yu bir vazoya veren adama kadar gittim, 350 bin dolar veremediler 🔴En sonunda Aziz Yıldırım'ı ikna ettim, 'Ama 70 bin dolar KDV'yi ödemem' dedi. 'Bizim

Çok sevindirici bir gelişme. Filistin için son zamanlarda İsrail’e girişleri yasaklanan Yahudi yönetmenlerin de imza attığı yapımlar dünyayı sarsıyor. Darısı hikayelerini, en büyük sebep olan inkar ve inkara ortaklık yüzünden hala anlatamayan Kürtler’e! Anlatılabilseydi ne

“Olabildiğince nefesini tutup, omuzlarını büzmüş halde böylesine ince ve devasa bir katman olan dünyanın karanlık tarafından yutulduğunu hissetti.” Nobel ödüllü ilk Asyalı kadın yazar, Han Kang’ın ‘duymadan sese, görmeden ışığa inananları’ selamladığı bir roman daha.

Kulakları çınlasın, Diyarbakır Cezaevinden çıkacağımıza, hele sağ çıkacağımıza inanmada zorlanan bir dostumuz,” Biz burdan çıkıncaya kadar, yollarda araç filan kalmayacak, trafik gökyüzüne taşınacak, insanlar gökyüzünde kelebekler gibi uçuşup duracak” diyordu. İçimizde gören

Spor da, müzik de Kürtler için sadece spor, sadece müzik değil! Hafıza dile geliyor, hüzün doluyor hava! Gözyaşı sel olup akıyor! Peki neden? Bu akşam Koma Amed’in 30 yıl sonra Diyarbakır’da verdiği konser, soruya bir cevap oldu! Gerisi akademinin ve siyasetin konusu! Ser xêrê

PKK’den sürece sunulmuş bir katkı daha. Hayırlı olsun. Açıklamada sözü edilen ikinci aşama çok önemli. Sözü edilen “ikinci aşama” konusu bildirede şöyle formüle edilmiş: “ …bu çerçevede PKK’ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli

Kürtçe’nin ve İrlandaca’nın kaderi birbirine benzeyecek gibi görünüyor. Kürtçe için yapılan bir takım teklifler İrlandaca’da olduğu gibi, Kürtçe’nin de Türkiye’de erimesinden ve etkinliğini zamanla kaybetmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. TED öğrencilerinin bir süre

Bir pazar günü Midyat. Önce Keferhavar ( Gelinkaya) köyü. Sonra da dağlar, bağlar ve topraklar. Her karışında bir hikaye, her köşesinde bir hatıramın olduğu memleketim.

Vefatı derin bir üzüntü yaratan, Mardin’in kanaat önderlerinden Şeyh Abdurrahman Kahraman için aileye taziye ziyaretinde bulunduk. Merhuma Allah’tan rahmet Kahraman ailesine başsağlığı diliyorum.

Midyat’ta bir duvar yazısı: Çıtke tatlım! Nasılsın/Ne yapıyorsun tatlım Kürtçe- Türkçe ortaya karışık! Gel de, kıymetli Ayşe Şan’ı hatırlama: Sallana, sallana neçe ser avê yıkamış esfabın raxe ber tavê Bir öpücük isterem xêra dê û bavê Yabancın degilem pismamê te me

Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında. Kutlu olsun. Kuruluşta emeği geçenleri rahmetle ve saygıyla anıyorum. Cumhuriyetin kuruluşu elbette tarihi önemdedir, getirdiği kazanımlar değerli ve müstesnadır. Yaşatılması etnik kimliği ve aidiyeti ne olursa olsun herkesin yararınadır.

Cumhuriyet’in 102. Kuruluş Kutlamaları ve Entegrasyon’a Bakmak: Yüzyıl önce Mezopotamya, Arabistan, Kürdistan ve Anadolu’yu anlatan tarih kitaplarında entegrasyon sözcüğüne pek rastlanmaz. Ben rastlamadım. Sebebi belli, imparatorluklar çöküyor, sınırlar çiziliyor, uluslar

Hukuk süreçlerini ve akibetini, yargısal kurumlardan, mahkeme salonlarından, hukukçulardan ve savcılardan değil, daha çok TV ekranlarındaki daimi yorumculardan alan bir ülkenin hukukla yeniden buluşması onyılları alabilir!