Evrensel Dil Olarak Hâl Dili: Psikolojide iletişim araştırmaları bize gösteriyor ki, insan iletişiminin %70–90’ı sözsüzdür (jest, mimik, beden dili, ses tonu, davranış). Yani insanlar kelimelerden önce hâlden anlar. Çocuğun anne yüzünden güveni hissetmesi, bir yabancının

Tevekkül, Teslim, Tefviz ve Sika (Güven) Hayat insana çoğu kez kontrol edemediği olaylarla gelir. İş kurarsın olmaz, sağlımız bozulur, sevdiklerin için kaygılanırsın… İşte bu anlarda insanın sarsılmaz bağla tevekkül, teslim, tefviz ve sika (güven)yı anlamalı sarılmalı…

Modern bilim evreni anlamada büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Gözlemlenebilir varlıkların ardında işleyen yasalar, evrenin bütününde ortak bir “dil”in varlığına işaret eder. Atom altı parçacıkların hareketinden galaksilerin döngüsüne kadar her şeyde bir uyum ve süreklilik göze

Hastalıklar Kader midir? Genetik ve Epigenetik Perspektif Hastalık, insan hayatının en zor imtihanlarından biridir. Peki bu durum tamamen kader midir, yoksa bizim irademiz, gayretimiz ve yaşam tarzımızla değişebilir mi? Kader ve Hastalık İslamî anlayışta her şey kayıtlıdır;

Nöronların bildiği bir sır: Umut, iyileştirir. Umut, yalnızca geleceğe dair bir beklenti değil; insanın şu anla kurduğu anlam ilişkisidir. Martin Seligman’ın “öğrenilmiş çaresizlik” kuramından sonra psikoloji, umudu bir duygudan öte bir bilişsel strateji olarak tanımladı. Yani

İnsan Neden Boğulma Hissine Kapılır? Boğulma, çoğu zaman dış dünyada değil, iç dünyada başlar. Zihin çok fazla “olay”, “olmalı”, “neden” ve “ya şöyle olursa” yükünü aynı anda taşımaya çalıştığında, sinir sistemi alarm verir. Beyin, bu yükü fiziksel tehlike sanır ve “boğulma”

Gülümsemek, sadece bir yüz ifadesi değil; insanın iç dünyasındaki huzurun dışa yansımasıdır. Klasik metinlerde “Güller gibi açıp gülümsemen bile bir iyiliktir” denir; bu ifade, insanın varoluşuna yerleştirilmiş en sade ama en etkili terapiyi işaret eder. Modern psikoloji de

İyi bir çalışma, Türkçe’ye şu şekilde çeviri daha uygun sanki… “Ukraynalı sanatçı Tania Galakhova, depresyonda olmanın nasıl bir his olduğunu sade bir şekilde açıklıyor”

Odaklanma: Bilincin Derinleşmesi, Kalbin Merkezine Dönüş Dikkat, modern çağın en çok sömürülen psikolojik kaynağıdır. Zihnimiz her gün ortalama 6.000 ila 10.000 düşünce üretir (Klinger & Cox, 1987), (bunun 30.000 civarında olduğunu savunan görüşler de var) bunların çoğu geçmiş

İnsanlığın Dar Alan Sendromunu ve Gönül bağlarını anlamaya çalışmak: İnsanın en büyük darlığı, yaşadığı mekânın küçüklüğü değil; gönlünün daralmasıdır. Oysa gönül, psikolojik anlamda “duygusal alan genişliği”nin en kadim sembolüdür. Modern psikoloji, bu kavramı emotional

Oda sessizdi. Dört mum yavaşça yanıyordu. Sessizlik içinde birden bir ses duyuldu. İlk mum konuştu: “Ben Barış’ım. İnsanlar beni yaşatmak için çabalamıyor. Kavga ve öfke hüküm sürüyor. Artık dayanamayacağım.” dedi ve yavaşça söndü. İkinci mum seslendi: “Ben İnanç’ım. İnsanlar

Mutluluğun Bilimsel Formülü Bileşenlerin Psikolojik Yorumu: İçsel Farkındalık (%35) Kişinin kendi düşünce, duygu ve bedensel tepkilerini an be an gözlemleyebilmesi. Nöropsikolojik olarak “öz farkındalık” (self-awareness) ve “duygusal farkındalık” (emotional awareness)

Bağırmanın Bilimsel Zararları: Kalp, Sindirim, Zihin ve Ses Yüksek şiddette tartışma ve bağırma; dakikalar içinde damar işlevini bozabilir, sindirim sistemini yavaşlatabilir, iltihap yanıtını artırabilir, duygudurum dengesini zedeleyebilir ve ses tellerinde hasar riskini

Berlin’deki Panel Üzerine Bir Düşünce Berlin’de yapılan o panelin yazılı anlatımını okurken, bir düşünce biçimiyle karşılaşılıyor aslında; bir inançtan öte, bir insanlık felsefesiyle. Sözlerin arasında öyle bir denge var ki, dinleyen ya da okuma gayreti gösteren biri, bu

Çay koy keçeli, yeniden başlıyoruz… Çünkü her başlangıç bir tohumdur; tohumun sırrını ise ancak toprak çözer. Bu sözler bize ne büyük miras… Bizim görevimiz ise, bu mirasa sahip çıkıp o tohumu sevgiyle ekmek. Barış elçileri gibi çalışmak, kavga yerine kalblere sevgi taşımak…

Lupelius kesinlikle eşsiz bir karekter, sadece kendisiyle kıyaslanabilecek bir eylem filozofuydu. Lupelius, bir kadın tacı, veya bir keşişin cüpbesini giyer, öğrencilerine de giydirir ve bunun bir oyun olduğunu akıllarından hiç çıkartmadan ve esiri olmadan, bu rolü nasıl