Bir bu bir de Borusan'ın Kültür Devriminden İzler kitabı içimde büyük bir yaradır. İkisi de 2024'te çıktı ve aynı usulle yok oldu. İki kuruma da mail atmıştım. Bari satışa sunmuyorsunuz İSAM'a bağış yapın birer nüsha diye ama dönüş bile olmadı:(

Cuma'ya gittik, geleceğiz.:)

Sahaflardan kitap toplamayı seven birinin evinde, mutlaka kâğıt bıçağı bulunmalıdır. :)

Tezde sonlara doğru yaklaşıp pekçok şeyi bir arada yapmak şöyle bir şey: Evden kütüphaneye gidene kadar (yaklaşık bir 15 dk.) kafada tezin önsözünü yazdım. Bitince de çok güzel oldu be diye kendimi tebrik ettim. Ama keşke ses kaydı yapsaydım:(

“Hz. Muhammed (sav)’in de katıldığı ilk hac kafilesine Hz. Ebû Bekir emirlik yapmış, müşriklerin Mescid-i Harâm’a yaklaşamayacağı, kadın veya erkek hiç kimsenin çıplak tavaf yapamayacağı gibi hususları tebliğ etmek görevi ise Hz. Ali’ye verilmiştir.” sonpeygamber.info/dunden-bugune-…

Bugün payıma Üsküdar esnafıyla imtihan düştü. İnsanların ne kadar kolay yalan söyleyebildiği gerçeği bir kez daha yüzüme tokat gibi çarptı. İşi yapamayacağı halde yaparım diyenler, şu vakitte tamam deyip vakte riayet etmeyenler, kolayca yalan söyleyip bozuk mal satanlar!

Son birkaç yıldır eve çok sık gidemediğimden bahçenin meyvelerinin mevsimlerini hep ıskalıyorum. Fakat babam sağ olsun, vakit ne olursa olsun her ağaçta meyvesinden bizim için biraz bırakıp geç de olsa tatmamızı sağlıyor. Mesela geçen sene Ekim'de dalından incir yemiştik. 🙃

Şiir konusunda konuşmak haddim değil. Fakat zihnimdeki soruya da cevap arıyorum. Karakoç'un Köşe şiirini her okuyuşumda bu şiir Mona Roza'dan çok daha efsunluyken neden gölgede kaldı? Acaba gerçekten şiirin kendisi mi yoksa hikayesi mi etkiliyor insanları, merak ediyorum.

Melek Yalvaç Mona Roza Mart 53'de Mülkiye dergisinde yayınlandı. Üstad 45 yıl kitaplarına almadı. 99'da Monna Rosa ismiyle ve bazı değişikliklerle kitaplaştırdı. Millet olarak fotokopisini çoğaltarak efsunu artırdık. Hala devam ediyor ve 5.000 TL'ye bu nüshaları sahaflardan alabilirsiniz :)

Melek Yalvaç Köşe şiiri ise yanlış hatırlamıyorsam 54-56 yıllarında İstanbul dergisinde yayınlandı ve 59 yılında "Körfez" kitabına girdi. 10 gömlek üstün :)) "Leylâ'yı götürüp Londra'nın ortasında bıraksam Bir bülbül gibi yaşamasını değiştirmez"

Eve geldiğimden beri bahçeye taşındım tez yazıyorum.Güneşin konumuna göre gün içinde en az üç kez yer değiştiriyorum.En zor kısmı akşamları babam trt fm dinlerken yazmak. Bir anda kendimi Muzaffer Sarısözen, Nida Tüfekçi, N. Altındağ'la ilgili bir şeyler karıştırırken buluyorum:)

Göçüp gidenlerden geriye kalanlar. Babannem vefat edeli 5 yıl oldu. Evinin küçük bir bahçesi vardı. Her sene vakti geldiğinde bahçesinde yetiştirdiği çiçekler açıyor. Bu zambaklar da o bahçeden. Gelen giden ne güzel kokuyor bunlar diyor. Sadaka-i cariyenin en güzeli.🌺

Susup kabuğuna çekilince de boğazında büyüyüp nodül oluyormuş. İmkanı olan konuşsun.

Bugün bir yere davetliydim. Davette hiç hesapta olmayan, tesadüfen gelişen bir şey oldu. Bir şey yapılmak istendi ve kimseden ses çıkmadı, ben talip oldum. O güzel şey bana nasip oldu. Hamdolsun🙏 Şimdi gidip bunu ağlayarak günlüğüme yazacağım.🙃

"İnsanlar hayatta bir vardır, bir yoktur Ama yine sen kendinle kalırsın Sevinçle, hüzünle, umutla geçer ömür Ama yine sen kendinle kalırsın"

Mahviyyete âşık İştihara düşman bir derviş NURETTİN TOPÇU’NUN VEFATINA TARİH Aşk ve şevk dünyasından hitap ediyor idi İştiyakın adamı, kâmil bir insan idi Bir ney çıkıp üflesin merhumun tarihini Göçtü Muallim Topçu “DERVİŞ-İ MÜŞTAK İDİ” 1395 M. Kara

Nurettin Topçu'nun vefatının 50. yıl dönümünde, titiz bir çalışmayla, hikâyeleri de dâhil olmak üzere tüm yazıları kronolojik olarak 2 cilt halinde yayımlandı. Büyük bir emek işi! Eser, aynı zamanda Dergâh Yayınları’nın 1000. kitabı. Bu arşivlik eser için teşekkürler Dergâh Yayınları

Ahmet Haşim o şiiri Üsküdar sırtlarındaki Salacak merdivenlerine oturup yazmış olmalı.🍁

Tarafını seç :)