öyle bir çaresizlik ki sürüklendiğimiz bütün siyonistlerin helak olarak yeryüzünden silinmesi dışında hiçbir çözüm yok. barışmış, ateşkesmiş, bm insan haklarıymış, ticaret ambargosuymuş hiçbiri çözüm değil artık. insan bir şey yazmaya dahi utanıyor. #RafahAteşte #RafahOnFire
Dün İsrail füzeleri tarafından kasten ve canice çadırlarında uyurken diri diri yakılan çocuklardan bazıları. İnsan gözlerine bakmaya kıyamıyor. Saçlarının tek bir teli yeryüzündeki tüm katil siyonistlerin canından değerli olmalıydı.. #RafahOnFire
Nusayrat Kampı’nda 210 insan 10 dakikada öldürüldü. Kanıksamak suçtur. Unutulmaması, asla vazgeçilmemesi gereken temel soru şudur: Filistinliler ne oldu da 1948’den beri evlerinde değil kampta, bez ve plastik çadırlardalar?
calvino, 'görünmez kentler' kitabında acı çekmemenin iki yolundan birini şöyle tarif ediyordu: “cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu bulmak, bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.” bu dünyada iyi ve güzel kalabilmeyi ne güzel özetlemiş.
kemal sayar’la sadettin ökten hocanın muhabbeti nasıl oluyor da dünyanın tantanasını bastırıyor anlamıyorum. onları her dinlediğimde bir ağaç gölgesinde serinler gibi oluyorum.
verdiği lütfundandır, vermediği bildiğindendir. şunu kalbimin en derininde içtenlikle hissedebilmeyi, sürekli ulaşmayı düşlediğim diyarlardan ziyade yolda rast getirdiği güzelliklere ihtimam gösterebilmeyi diliyorum.
Distopik bir film sahnesi olması gereken her şeyin bildiğimiz gerçek bir dünyada yaşanıyor oluşu ve buna saniye saniye şahitliğimiz. Öteki tarafta bunları yeniden izleyeceğiz. Bize bir soru sorulacak. Doğru tarafta olmaktan başka ne yapabildik bilmiyorum.
ara ara düşünüyorum da namaz müthiş bir kaçış, bir özgürlük, bir sığınma değil mi ya. heleki zihnini ve kalbini bütünüyle teslim edip kılabildiğin zamanlar. dünyadan bir su misali sıyrılmak gibi. şeffaf ve duru. allah’ım sana yaklaşmanın en güzel yollarından mahrum bırakma.