İngiliz belgelerini karıştırırken karşıma çıkan ilginç bir ayrıntı. Padişah Vahdettin tahtını kaybetmesi halinde can güvenliğinin sağlanması ve kendine sahip çıkılması talebini ilk defa İngilizlere Temmuz 1919'da dile getirmiş. Yani 17 Kasım 1922'deki kaçışından 3 yıl önce.

x.com/mesutuyar10/st…

Görüldüğü gibi Bozkır gibi bir yerdeki isyanı çıkaranlar bile önceden eğitilmiş dış müdahale için yapmaları gerekenleri öğrenmişler. İsyan çıkar, mağduriyet iddia ederek yabancılardan yardım dile.

Sevres Antlaşmasını imzalayan Damat Ferit'in İngilizlere teklifi: "Antlaşmayla Kürdistan özerk devlet olacak. Kürtler Mustafa'dan nefret ediyor...siz Mustafa'dan nefret ediyorsunuz....Öyleyse Kürtleri ona karşı kullanalım."

İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold'un 22 Mart 1920'de Padişah Vahdettin ile yaptığı görüşme raporu Vahdettin Ankara'ya boyun eğmeyeceğini İngiltere'nin iç ve dış konularda kendisini desteklemesini aksi takdirde tahtı bırakacağını söylüyor. Tahtı bırakınca İngiliz koruması istiyor

Bakın Padişah Vahdettin İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold'a Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'yı nasıl hakaretamiz tasvir ediyor. "Kökeni belirsiz Makedonyalı devrimci. Kan açısından herhangi biri olabilir. Mesela Bulgar, Yunan veya Sırp. Hatta bir Sırp gibi gözüküyor."

İlginç olan konu 21 Mart 1920'de cereyan eden bu görüşmede padişahın bütün Türk görevlileri dışarı çıkarması, Rumbold ile baş başa özel görüşmesi ve tercümanlığı da İngiliz resmi tercümanı Andrew Ryan'ın yapması. Yani İngilizlere güvendiği kadar en yakınındakiler bile güvenmiyor.

Dear Israel Foreign Ministry , Israel ישראל, I am against many policies of Israel but here you are %100 right. To protect the UN, you can ask for a committee of inquiry on the violation of the UN object and purposes by politicizing the UN organs on human rights in the next HRC Session.

#SAF warplanes targeted a gathering of Colombian mercenaries east of El Fasher, North Darfur State #Sudan