Türkiye herkesin iş hayatında sürekli bilmem ne bilmem ne eğitimi aldığı, bu yüzden birbirini linkedin'de yüceltip kutladığı, ama totalde bi aşka derman olmadığı bir yer.
bunlar arasında en çok sürdürülebilirlik safsatasına bayılıyorum.
Tiyatro izlemekten ne kadar nefret ettiğimi kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Sanatın her dalına bayılırken tiyatrodan bu kadar tiksinmem gerçekten hayret verici.
Kardeşimin doğum günü hediyesi.
Sanatçıya beni 'eski zamanlarda yaşasa kadın bir alim olurdu.' diye tarif etmiş.
Bu kadar sevilmek, bu kadar mutlu edilmek harika bir şey.
bence artık espresso'nun ismini italyanlardan rica edip ekspresso diye değiştirmenin vakti geldi. gerçi bu sefer de 'biliyor musun esracım bunun orijinal ismi espressodur.' diye anlatan denyolar çıkar ortaya, yine bir şey değişmemiş olur.
linkedin'de 6 şubat depremiyle alakalı bile 'stratejik ve inovatif' postlar paylaşılmış, bi tanesi 'umut eylemsizlikten nefret eder 👌'
teşekkürler beyaz yaka kardeş sayende politize olduk.
çocuklarımız küçük olduğu için eşimle ancak 2 ayda bir date'e çıkabiliyoruz. nadir yakalayabildiğimiz bu zamanı yarın inşallah meydanlarda harcayacağız.
gittiğim son erkek kadın doğumcu vajinal muayenemi yaptıktan sonra instagramdan ekleyip DM'den mesaj atmıştı, ana avrat küfür edip başhekimine vereceğim dilekçeye ssleri ekleyeceğim deyince her yerden engelledi.
hala eşi dostu tarafından sevilen, mesleğine devam eden bir hekim.