Özür dilemek, teşekkür etmek, ilk adımı atmak, gerektiğinde altta almak, anlayışlı olmak sizi ezik biri yapmaz, egosuz sevip değer verebilen güzel bir insan yapar hatırlatayım bunu.

Asıl meselenin hiçbir zaman evlenmek, çocuk yapmak, ev almak, aile kurmak olmadığını 40’lı yaşların başına doğru anlayacaksınız.. ..asıl meselenin kendini oluşturmak, özgürce varolmak ve korkusuzca yaşamak olduğu gerçeğiyle yüzleşeceksiniz.

"Ancak zaaflarımızı seven bizi hakkıyla sever, meziyetlerimizi herkes zaten kabul eder" diyor Tanpınar Sahnenin Dışındakiler’de. Güzeli sevmek meziyet değil. Güzel olanı herkes sever. Meziyet; yıkıntının, çöküntünün altındaki madeni görmekte. Onu, bulup sevmekte.

Dilimizde söylenmesi zor kelimeler: 1. Röpdöşambr 2. Distribütör 3. Halüsinasyon 4. Özür dilerim 5. Seni seviyorum 6. Sana güveniyorum

Adı üstünde: İlişki. İnsanların birbirini yiyip bitirdiği, tümden yuttuğu, üzerine oturup nefessiz bıraktığı, yok ettiği bir şey değil ilişki. Kişilerin bireyliklerini koruyarak birbirlerine iliştiği, yer yer dokunup, etkilenip ayrıştığı yer orası. Adından da mı anlamıyoruz?

“Vücûd” ve “Vicdân” kelimeleri aynı kökten gelir. Bu, vücûdu olan herkesin bir vicdânı olması gerektiğinin kanıtıdır. Ya da vicdânın yoksa, vücûdun eksik kalır demenin etimolojik yolu. Vicdan her şeyden önemli. Çünkü gece yatağa girdiğinde sarılıp yatacağın yegane şey vicdândır.

Uyku hem duygusal hem de fiziksel ağrıyı hafifletir, ağrı kesicilerden ve antidepresanlardan çok daha etkilidir.

İnsanların yok yere çıkardıkları problemlerin çoğu kez sizinle değil kendileriyle ilgili olduğunu kavradığınızda kabalıklarını da absürtlüklerini de kişisel almıyor ve hürleşiyorsunuz. Açıklama yaparak vakit kaybetmeye değmez, sizi seven de sevmeyen de her zaman sebep bulur.

Yobazın kadına saldırmasının temel nedeni, bilinçaltında hiçbir zaman bir kadın tarafından gerçek anlamda sevilmeyeceğine ve bir kadınla gerçek bir aşk yaşayamayacağına duyduğu hınçtır.

Nuri Bilge Ceylan'ın çok beğendiğim bir cümlesidir. “Mütevazılık falan hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde. Bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz.”

Kimi insanlar belirsizlikten besleniyor. netlik korkutuyor; çünkü net olmak, bir cevap vermeyi ve sorumluluk almayı gerektiriyor. bunu göze almayan da kendini sessize alıyor. yok gibi, el gibi, başkası gibi biri oluyor. Ve gün gün kendisini ve karşısındakini bitiriyor.

“Nasibin sandığın şeyin imtihanın olduğunu fark ettiğinde kırılıyorsun, ama en güzeli ne biliyor musun Allah her iki durumda da seni bırakmıyor.”

“Yüksek sesle ‘Ben de ressamım!’ demekte kibir yoktur. Kibir, başkalarına ‘Yoksa siz ressam değil misiniz?’ diye fısıldamaktır. Toplumsal kötülüğün kaynağı 'ben buyum' diyen kişi değil, 'sen benim eşitim değilsin' diyen kişidir.” Jacques Ranciere

Evlenmeden önce değerlendirilmesi gereken önemli şeylerden biri de evleneceğinz kişinin duygusal zekaya sahip olmasıdır;yani sizi anlayabilmesi, dinleyebilmesi ve saygı göstermesidir.Duygusal zekası yüksek biriyle evlenmek, yıldızlı bir gecede gökyüzünü seyretmek gibi huzur verir

Birine veda ederken bir yandan da onunlaykenki halimize veda ederiz. O halimizi seviyorsak vedalar acıtır. Biliriz, artık başka hallerde var olacağız. Bilinenle vedalaşırken belki hiç bilmediğimiz yanlarımıza kucak açacağız.

Bir yere ait olmadıgınızın en büyük kanıtı, oraya ait olma çabanızdır. Aidiyet biraz şey gibidir, yolunu kendi bulan su, ittirmeden akan zaman, tutmadan peşinizden gelen gölge gibi.

İlişkilerde hayal kırıklıklarının önemli bir nedeni, ‘ben söylemeden anlamalı’ beklentisi. Açıkça ifade ettiğinizde bile anlaşılmama ihtimali varken, ifade etmeden anlaşılma beklentisi ideal olsa da gerçekçi olmayacaktır.

"Çok kötüydüm sormadın. Hastaydım merak etmedin. Çok istediğim bir şey vardı , başardım ama seninle paylaşamadım. beni gör diye çırpındığım günler oldu, görmek istemedin. Şimdi gelsen ne olur gelmesen ne olur.”