“Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, gelip geçen bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları.
Dokunduğumuz her şeyin bir gün yok olmak için şimdi var olduğunu hatırlamalı. Gün bittiğinde, herkes gittiğinde, zamanı geldiğinde elimizde kalan tek şey aynada gördüğümüz kişidir. Zamanımızı ve çabamızı sarfederken bunu gözardı etmemeli. Çünkü her şey, bir gün gitmek için gelir.
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı.
"Uğruna bir şeyler yaptığınız için pişman etmeyecek insanlar için çabalayın, sizin verdiğiniz bütün emekleri görmezden gelen insanlar için değil. Çünkü bir şeye boşa emek verdiğinin farkına varmak kadar kırıcı bir şey yok hayatta."
"Kavga çıkmasın diye sustuğum zamanlar, kırılmasın diye yuttuğum konular ve kaybetmemek için alltan aldığım insanlar oldu. Şimdi anlıyorum ki bazı kavgalar çıkmalı bazı kalpler kırılmalı, ve bazı insanlar kaybedilmeliymiş. Sürekli gönül yapmaya çalışınca kıymetin kalmıyormuş.