İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 6.11.2025 tarihli ve 2021/178, K. 2022/178 sayılı ek kararı, hukuken tanımlanmış bir karar değildir. Bu karar, itirazen incelenemez. Bu kararın, veren mahkeme tarafından bir an evvel GERİ ALINMASI gerekir. Oluşturduğu hukuksuzluk mahkeme

“Silah bırakma” aldatmacasıyla dipçik yakma seremonisi düzenleyen PKK terör örgütü mensuplarının “toplumsal ve siyasal hayata dönüşlerini düzenleyecek” kanun, “Öcalan’ın görüşleri doğrultusunda” hazırlanacakmış. Bu gidişata DUR demek için ayağa kalkma zamanıdır!

Numan’ın vaziyet ettiği gayrimeşru komisyona üye olmakla “şereflendirilen” milletvekilleri, yaptıkları işin meşruiyetine inanmadıkları için, Anayasa, m. 83, f. 1 hükmünden habersiz olarak, “yasal güvence” arayışına girmişlerdir!

BUĞUZ İDDİANAMESİ üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki iş ve işlemlerle ilgili olarak düzenlediği 11.11.2025 tarihli iddianamede sapla samanı birbirine karıştırmıştır. Anlaşılan o ki, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hukuk dışı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı acele etmiş. Benim adımı Netanyahu hakkında düzenleyeceği iddianameye dâhil edecekti. Zira 7 Ekim 2023 tarihli saldırı ile Filistin halkına yeniden felaket yaşatanları eleştiren biriyim!

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.11.2025 tarihli 2025/263 D.İş sayılı kararıyla anayasayı ihlâl inadında ısrar edilmiştir. Bu vahim durum karşısında, hukukun üstünlüğüne inanan, hukuk güvenliği endişesi taşıyan herkesi, sahip bulunduğu iletişim mecraları üzerinden, HAMAMIN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, suç işlemiştir: Soruşturma evresi, iddianamenin kabulüyle sona erer. Mahkemece henüz kabul edilmemiş olan çuval iddianamenin bitpazarına düşürülmesiyle, TCK, m. 285’de tanımlanan suç işlenmiştir!

Sayın Cumhurbaşkanını, yargı mercilerinin Anayasa Mahkemesi ile restleşmesinin oluşturduğu HUKUK BUHRANI karşısında, Anayasa, m. 104, f. 2’de tanımlanan ANAYASANIN UYGULANMASINI TEMİN GÖREVİnin yapmaya davet ediyorum. youtu.be/I8qBnq87Jrc?si…

Korkarım, askeri kargo uçağımızın dün Azerbaycan-Gürcistan sınır bölgesinde düşmesiyle Azerbaycan Havayollarına ait bir uçağın 25 Aralık 2024 tarihinde düşmesi arasında bir müştereklik mevcuttur?

Askeri kargo uçağımızın düşme görüntüleri ile, 2023 yılında Rusya’da Wagner’in başındaki Prigojin’i taşıyan uçağın düş(ürül)mesi arasında benzerlik var!?

Hukukun üstünlüğüne inanan, hukuk güvenliği endişesi taşıyan herkesi, sahip bulunduğu iletişim mecraları üzerinden, yaşamaya devam ettiğimiz HUKUK BUHRANI karşısında, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ACİZ KALAN BAŞKANInı istifaya çağırmaya tekraren davet ediyorum.

Anayasa Mahkemesi Başkanı’ndan, hukuksuzluk karşısında, hukukun gereği olan kararlar uğruna DİK DURUŞ sergilemesi beklenir. Gelinen aşama itibarıyla, bu dik duruş, İSTİFAyı gerektirir: file:///C:/Users/Asus/Downloads/VIDEO-2025-11-13-01-49-20%20(1).mp4

Numan, sapla samanı birbirine karıştırmıştır. Numan, PKK’nin “terör örgütü olmaktan çıktığına” dair MGK’den “karar” alınması önerisinde bulunmuştur. Oysa sorun, PKK’nin kontrolü altındaki bütün silah ve mühimmatı teslim etmesi, silahtan arınması ve bu durumun tespitidir.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, toplumun önünde ağlayan değil, hukuksuzluk karşısında dik duruşu olan örnek bir hukuk insanı olmalıdır: youtube.com/watch?v=Oq8Mgs…

“Hâkim” cübbesine bürünmüş bazı zevatın Anayasa Mahkemesi ile restleşmesi karşısında, yüksek yargı başkanlarının dut yemiş bülbüle dönmesi, ibret verici bir durumdur. Bilgi: Dut yemek, bülbülde ishale neden olur. Dut yiyen bülbül ötmek istese bile, arkası tutmadığı için, sesi

Ağlayan adam, ANAYASA İHLÂLLERİNİN inatla ve ısrarla sürdürülmesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin başkanlık postunda oturmaya devam edemezsiniz. İçinde bulunduğumuz HUKUKSUZLUK SARMALIndan çıkabilmemiz için, ilgililere etkin bir UYARI olarak, behemehâl İSTİFA etmeniz gerekir. Bu

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER dersinde YEDİNCİ KARAR olarak inceleyeceğimiz, Yargıtay CGK’nin 16.4.2025 t. ve K. 2025/166 s. kararı ile ilgili OLAY, MERCİLERİN ÇÖZÜM ŞEKİLLERİ, ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN HUKUKİ PROBLEMLER metni izzetozgenc.com internet sitesinde yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi Başkanının, sosyal güvenlik sistemine katkı payı ödemeden, tedavi harcamalarının doğrudan Devlet bütçesinden karşılanması kıyağından yararlanırken huzursuzluk duymaması, “nar-nur” edebiyatıyla ağlamasının samimiyetsizliğinin açık bir göstergesidir. Ağlayan adam,

Anayasa Mahkemesi’nin ağlayan başkanı, SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNE KATKI PAYI ÖDEMEDEN, istediği ÖZEL sağlık kuruluşundan alabildiği VIP sağlık hizmetinin karşılığının doğrudan Devlete fatura edilmesinden utanmaz mı?

Cesareti kendinden menkul olmayan “hakim"lerin Anayasa Mahkemesi ile restleşmesi karşısında HSK'nin gereğini yapmaması, kararları tanınmayan Anayasa Mahkemesi’nin ağlayan başkanının bu yaşananlar olağan bir durummuş gibi sessizliğe bürünmesi, katlanılır değildir.