Fun people. I wanna laugh until it hurts. I wanna 'rock, paper, scissor' to decide where we eating. I wanna have dance battles and play fights. I wanna sing in grocery stores. Life has enough problems. I just want a joy-filled relationship.
30'a kadar bir helhelhel hali oluyor, sınavlara gir, okulu bitir, işe gir, onu hallet buna koştur. Yani öğrencilikten yetişkinliğe kendimizi bilmeden koştuğumuz bir dönem. Sonra bir an geliyor, durup diyorsun ki NOLUYOR BE KARDEŞİM SAVAŞTA MIYIZ NOLUYOR, BİR DURUL DELİ DUMRUL.
Herkesin hayat dönümleri, dönemeçleri, yolları kendine has tabii ama hiçbir büyük karar bir doğum günü sabahında veya yılbaşı akşamında alınmıyor sanki. Tahammülün bitiyor, bahanen bitiyor, aklına koyuyorsun ve alakasız bir mart gününe hevesle başlıyorsun mesela.
Bana küçükken herşeyi denemek isteyip sonra zart zurt bırakıyorum diye maymun iştahlı diyorlardı, hevesliydim ya deneme yanılmaya. Ne var, hala deniyorum yeni şeyleri, hoşuma gitmeyene istikrar adı altında devam etmeyi de manasız buluyorum.
Doğum günü dışında içimden geldi, sen seversin diye düşündüm hediyesi vermeye ve almaya bayılırım. Seni seviyorum cümlesinden de kıymetlidir şu ince hareket.
Zaman geçtikçe anda kalabildiğimiz ilişkiler çok azalıyor ya, halbuki yanında zamanı unutabileceğimiz kadar güzel vakit geçirdiklerimiz bizi 5 yaşındayken parkta coşkuyla oynadığımız duyguya döndürmüyor mu? Valla beni döndürür.
Üç gün sonramızın garantisi yokken 6 ay sonrasına sosyal hayat programı yapmaya alışmamız biraz saçma ya. Ne malum o zaman gelince birbirimizle takılmak isteyeceğimiz, ne malum modumuzun yerinde olacağı, ne malum o tarihte tatil bileti almayacağım?!
Korkunç derecede sıkıcı insanlarla mecburen bir araya gelinen durumların ardından hayatımdaki komik ve eğlenceli, hoş sohbetli herkese bir kere daha şükrediyorum.
Bir de farklı kültürlerden insanlarla yemek kültürü üzerine konuştukça ne kadar zengin bir yemek kültürüyle büyüdüğümün bir kere daha farkına varıyorum. Türk mutfağından 10 farklı mutfak çıkarmış net.