🔥The 9th Round of Easy Loan, Earn $40 Reward is in progress❗️ ⏰ Promotion Period: January 15th - Feburary 15th, 2025 👉 Register now and check more details at gate.io/campaigns/358

Dün (aslında bugün) sabaha karşı, Mustafa B. Bozkurt 🦥'nin Kick kanalı Lex Historiae🎙'da interaktif olarak Ah Güzel İstanbul filmi izlendi. Film sahne sahne ele alındı; senaryodaki incelikler, karakterlerin neyi simgeledikleri ve dönemin toplumsal yansımaları üzerine uzun uzun konuşuldu.

#ComeToBeşiktaşRonaldo’cu Beşiktaş Trollüğünü yaratan "Sebacı dil”dir. Bu dilden kurtulmadan yeni Beşiktaş asla inşa edilemeyecek. Beşiktaş bugün yalnızca mali ve sportif bir krizle değil, çok daha derin bir kimlik kriziyle karşı karşıya. Bizi asıl felç eden, kupasız geçen

youtube.com/watch?v=mNvgWN… Taş plakların görece yaygınlaştığı, ancak radyonun icat edilmediği ara dönem; Osmanlı'nın son yıllarıyla Cumhuriyet’in ilk yılları arasında, hafız kökenli gazelhanlar taş plak repertuvarının başlıca taşıyıcıları haline gelmişti. Bu kayıt da o

Boy and Moon, Amerikalı ressam Edward Hopper’ın 1906–1907 yıllarında yaptığı, sanatçının erken illüstrasyon çalışmalarından biri. #resim #illüstrasyon #EdwardHopper #BoyAndMoon #suluboya #sanat #çizim #modernsanat #sanattarihi

Robert Crumb’ın 1971 tarihli “Stoned Agin!” adlı çizimi, bir insan yüzünün esrar etkisiyle grotesk biçimde çözülüşünü anlatır. Altı karede giderek eriyen, kendini kaybeden bir ifade vardır. Rebecca Morgan 2023 tarihli “Self-Portrait at 100 Still Doing All My Favorite Shit” adlı

“Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez”in 10. bölümünde, elbiseleri kendine bol gelecek kadar genç partizan kızın ölümü; savaşların sessiz, unutulmuş trajedilerini hatırlatan ve insanı sarsan bir an olarak kitapta yerini alıyor. “Göl bu kıyıdan daha da güzel,” dedi.

Mitolojinin teknokratı demiştik Kharon için. Nehrin iki yakası arasında mekik dokuyan bu kayıkçı katı kurallarıyla bilinir. Ama bu katılık, yalnızca bir kere esnemiştir: Orpheus için. Orpheus’un lirine dair anlatılanlar büyük bir hayranlık barındırır. Rivayete göre kainat, onun

Türkiye’de şehirlerin içinde kalmış tarihi yapılar korkunç bir biçimde imtizaçsız. Adeta “gitsem mi kalsam mı” der gibi kararsız bir halleri var. ... Onlara baktığımızda artık tarihsel bir şeyler hissetmiyoruz; sadece yılların hoyratlığını görüyoruz.

“Sonunda Eyüp ağzını açtı ve doğduğu güne lanet edip şöyle dedi: ‘Doğduğum gün yok olsun, ‘Bir oğul doğdu’ denen gece yok olsun! Karanlığa bürünsün o gün, Yüce Tanrı onunla ilgilenmesin, Üzerine ışık doğmasın.’” (Eyüp 3:1-4) Murat Fıratoğlu’nun Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Hirō Isono’nun tarzını tam olarak bir kategoriye yerleştirmek zor. Post-Empresyonizmi çağrıştırdığı söylenebilir; video oyun tasarımları için çalışan bir sanatçı olduğu için Japon oyun estetiğinin izlerini eserlerinde görüyoruz. Aşağıda gördüğünüz çalışmasında olduğu gibi

youtube.com/live/rinIS1RLL… Wiesław Myśliwski’nin Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez Kitabı, modern Leh edebiyatının en dikkat çekici eserlerinden biri. Kitap üzerine Yapı Kredi Yayınları’in gerçekleştirdiği söyleşi, romanı bitirdikten sonra mutlaka izlenmeli. Benim için en sarsıcı

The Red Sea Makes Me Wanna Cry, Berlin’de yaşayan yönetmen Faris Alrjoob’un, 2023 Cannes Film Festivali’nde gösterilen ve dikkat çeken kısa filmi. Filmin merkezinde, Alman bir karakter olan Ida’nın, Ürdün’deki Kızıldeniz kıyısına yaptığı yolculuk yer alıyor. Bu yolculuk,

Man Ray’in 1920’lerde çektiği Le Retour à la Raison (1923), Emak-Bakia (1926), L’Étoile de mer (1928) ve Les Mystères du Château du Dé (1929) adlı kısa filmleri, geleneksel anlatı yapılarını bütünüyle reddeden, deneysel sinemanın öncü örnekleri arasında yer alır. Bu yapıtlar,

Şehriyâr’dan Türkiye’ye ‘respect’. Seslendiren: Mustafa B. Bozkurt 🦥 alias Lex Historiae🎙 #şiir #şair #edebiyat #siirheryerde #şiirsokakta

Leos Carax’ın Ben Değilim (C’est pas moi) adlı kısa filmi, 2024 Cannes Film Festivali'nde gösterildi. Kolaj tekniğiyle oluşturulmuş, otobiyografik ögeler taşıyan deneysel bir film. Carax bu kısa filmde kişisel arşivine ve çeşitli kültürel referanslara yer vererek bir tür

Postkolonyal Afrika edebiyatının en önemli isimlerinden, Kenyalı yazar, karşılaştırmalı edebiyatçı, düşünür ve aktivist Ngũgĩ wa Thiong’o’nun vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik. Diller ve kültürler arasındaki hiyerarşik ilişkilere karşı yürüttüğü mücadelesi eserleriyle

Türkiye’de edebiyatta okur, sürekli Musil’in Niteliksiz Adam’ında geçen “büyükyazar”ı arıyor. (Niteliksiz Adam II, s. 116-17.) Bir kesim, ondan bildirilere imza atmasını, 1 Mayıslarda kürsüye çıkıp ateşli bir söylev çekmesini bekliyor; öbür kesimse “vatan-millet-Sakarya”

Kaçan kadın, kovalayan erkek klişesinin sinemada ve edebiyatta ters yüz edilişini her zaman sevmişimdir. Kısmen Anna Karenina’da da böyle bir hikâye vardır: Bir kadın, aşkın peşinden giderken tüm toplumsal düzenin dışına çıkar. Gomes’in filmine de buradan bakmak gerekir; burada

Hugues Merle’in Le Fou d'Étretat (Étretat’in Delisi) adlı tablosu, David Lynch’in de ilham aldığı; Twin Peaks ya da Mulholland Drive dizi ve filmlerinde izlerini takip edebileceğimiz bir tablo. Çoğu kez ilk bakışta fark etmesek de kadının elinde bir çocuk değil, başlık

Evet, “yıkım” metaforu tehlikeli bir hakikat romantizmine dönüşebilir. Fakat burada Cündioğlu’nun kastettiği şeyin biraz daha farklı bir zemini var gibi geliyor bana. O, hakikatin travmatik olduğunu savunurken bunu salt bir felsefi mukaddime olarak değil, şiirsel bir sezgi olarak