uzak nedir? kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?

kötü bir döneminde seni en az üç kez yoklamamış insanlara artık senin de vakit ayırmaman gerektiğini anlamak. hem de iç aleminde ne şekilde sevgi beslediğinden bağımsız.

“eylül geldi sonra, bir anda. sensiz oldum, siyah oldum. hem yandım hem kayboldum.”

gözleri ömre bedel

göğsümün en ince yerine dokundu bu imtihan

annemin mutlu olduğunu görmek

o kapıdan son kez çıktığında -bunun farkında olarak- hayat, acı gerçekleri yüzüne vurmaya başlıyor.

Cenaze bekleme salonunun önünde bulunan Narin Güran'ın bir yakını kalabalığa dönüp "Gidin yalan konuşun, tamam mı?" diye sesleniyor. Önce yanındaki kadın kolundan tutarak susturmaya çalışıyor. Bir kez daha "Yalan konuşun" dedikten sonra bir adam kadına yumruk atıyor ve birlikte

Narin'in otopsisi tamamlandı. Cansız bedeni almak için gelen cenaze aracı boş gönderildi. Cenaze aileye teslim edilmedi.

gerçek anlamda ‘yattığı yerden’ konuşmak bu kadar kolay işte:D öğretmenliğin şartları o kadar iyi ki mezun olur olmaz o yüzden sektör değiştirdim, aynen.

11 Eylül.

| yolunu arayanlara.

ben, nöbette unutulmuşum.

bu kadar hayat doluluğa toprak yakışmıyor.

o bebeği kucağına alıp film izler gibi izleyen “anne” sorumsuzluğu inanılmaz, bu şuursuzluk çok fazla.

Cesur ve onurlu diyecekler, Hâlbuki suskun ve kederliyim.

gözyaşlarını silip sırtını dikleştireceksin ve bunun adına hayat diyeceksin

kalbimde yer edindi bu acı, hiç yalnız bırakmıyor.