Demek ki Türkiye’nin boğucu atmosferi insanı bu noktaya kadar getirebiliyor. Türkiye’de milliyetçi hareket 1944’teki “tabutluklar”dan 1980 sonrası Mamak işkencelerine kadar 50 sene boyunca neler çekti. Mümtazer Hoca’nın hayatı bu “direnişin” destanını anlatmakla geçti. Kimse

15 Temmuz’dan hemen sonra yazılan bu yazının epeyce veri barındırdığını zannediyorum. Madem böyle anladınız, şimdi biraz daha açayım: Türkiye 20 yıldır bir siyasi İslam tecrübesi yaşıyor ve bu tecrübenin final sahnesini henüz görmedik. Yorumlarda acele etmemek lazım. Bugün

Türkiye’de yeni bir sosyoloji ile karşı karşıya olduğumuz doğru. Bugün yirmili yaşlarda olan üniversiteli gençler, Erdoğan’ın “FETÖ” söylemleri ile büyüdüler. Keşke bağımsız bir araştırma grubu, Türkiye’deki bu toplumsal değişimin boyutları ile ilgili geniş çaplı bir kamuoyu

Ahtapot mu, Cemaat mi? Türkiye’de bulunan çok kıymetli bir insanın, “Türkiye ile biraz empati kurun, buranın şartları çok ağır” ifadesini hatırda tutarak; Profesör Mümtazer Türköne’nin bu yazısı hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Mümtazer Hoca bu sürecin mağdurlarından ve

Ahmet Kuru’nun Yazısına Cevap

Ahmet Kuru’nun Yazısına Cevap Ahmet Kuru, “Türkiye’nin post-Cemaat sorunu” başlıklı, Yeni Arayış web sitesinde yayınlanan yazısında, “Cemaat bugün azınlık statüsüne indirgenmiş ve eşit vatandaşlık çerçevesi dışında değerlendirilir hale gelmiştir. Bu durum, cemaat yöneticileri

Cumhuriyet tarihinde böyle bir fotoğraf hatırlamıyorum. Devletin başındakilerin Diyanet İşleri Başkanlarına bir saygısı vardı. Diyanet İşleri Başkanı da kendisini bu duruma düşürmezdi. Türkiye’de bütün dengelerin nasıl bozulduğunun resmi...

Hocaefendi’nin Odasındaki Üç Emanet - Not Defteri youtu.be/t5HvDlyRfuU?si…

Mesele görünenden daha vahim olabilir. İran’da benzer bir süreç yaşandı. Beş yıl önceki bu araştırmaya göre İran’da ateistlerin oranı yüzde dokuza yükselmiş; katılımcıların üçte biri alkol tükettiğini söylemiş. theconversation.com/irans-secular-…

Böyle mağdur olan binlerce kadının büyük çoğunluğu öğretmen. Kim bilir hangi zorluklarla okudular, anne-babaları hangi fedakarlıkları yaptı. Türkiye gibi esasen kadınların mağdur oldukları bir ülkede; bu kadınlara yapılan muamelenin ne dinde, ne de insanlıkta yeri var. Sessiz

1999’dan itibaren Doğan Kitap Yayınevi’nden yedi kitabım yayınlandı. Baktım, yayınevinin web sitesinden ismimizi silmişler. Sonra bir başka web sitesi gördüm. Dünyanın en büyük yayınevlerinden biri: “Simon & Schuter”. Web sitelerinde “Demokrasiden Geriye Dönüş Yok” eserinin

Bir Zamanlar İstanbul’un Altı Büyük Alimi Vardı - Not Defteri youtu.be/FeVLm6gy7VA?si…

Osman Şimşek Hocaya Dostça Bir Çağrı Belki de Üçüncü Dünya Savaşı’nın yaşanacağı bir zaman dilimindeyiz. Türkiye’de binlerce insan hala eziyet görüyor ve perişan vaziyette… Dünyanın ve Türkiye’nin gündemi böyle… Bir de sosyal medyada oluşturulan gündemler var. Osman Şimşek

Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bediüzzaman ve Elmalılı Hamdi Yazır… Princeton Üniversitesi 2011 senesinde bir doktora tezi kabul etti. Yakın zamanda kitap olarak yayınlanan bu tez; “İmparatorluk ve Cumhuriyet Arasında Kur’an” ismini taşıyor. Kitapta çok enteresan bilgiler var.