Fiyatların artmasının sebebini aç gözlülük zanneden bir kitleye laf anlatmaya çalışıyoruz. Fıkra bu kadar.

Birazdan "Greedflation" falan diyecek, Japonya örneğiyle gelecek. Nedensellikten zerre anlamadığı için tarihsel örnekleri argüman olarak sunacak... Hiçlikten para yaratılmasına laf kondurmayıp müdahaleciliği savunan bir insanın bana utanmaz demesi ise ayrı bir ironi.

1- Para devletten önce vardı (Graeber saçmalıklarıyla gelme). Devlet veya başka bir organizasyon kurulduysa var olan parayı kullanır. 2- Hiçlikten yaratılan kağıt parçalarıyla, klavyedeki tuşlara basarak 3- Kamu borcunu vergi veya hiçlikten yaratılan para finanse eder. Her

1- Üretim için para arzını artırmaya gerek yok. 2- Mal miktarı önemli değil. Örneğin kimsenin işine yaramayan bir maldan tonlarca üretsen bu refah getirmez. Refahın, zenginliğin ölçülmesi mal miktarını ölçerek olmaz. 3- Faiz artırsın demiyorum. Para arzını artırmasın diyorum.

Sosyalizmi önce kafasında, sonra pratikte bitiren Mises'in argümanı: 1- Sosyalizm, sermaye malları ve doğal kaynaklar üzerindeki özel mülkiyeti ortadan kaldırır. 2- Sosyalist devlet, üretim mallarının tek sahibi olduğu için bu mallar piyasada takas edilemez. 3- Mübadele yoksa

Bazı doktorlar, devletin insanlara ait kaynaklarla finanse ettiği eğitimi aldıktan sonra hemen yurt dışına çıkıyor. Burada bir sorun olduğu söylenebilir. Çözüm ise basit: Tıp eğitimi komple özelleştirilmeli. Böylece dileyen kendi ülkesinde hizmet verir, dileyen hemen başka bir

Şunu okuduk, serbest piyasanın önemini ve gerekliliğini bir kez daha anladık.

👍🏻

Bunun gibi sosyalistler, Keynesçilerden daha zararlı değil. Sosyalist, iktisattan anlamıyor; Keynesçi ise iktisadı yanlış anlıyor. Yine de argümanlara bak. "Senin serbest piyasa dediğin şey yangında ölüm... kafandaki sistem tarihte var olmadı ki..." Demek ki köleliliğin yaygın

Anarko kapitalizm regülasyonsuzluk, hukuksuzluk, düzensizlik, kaos değildir. Anarşizm, şiddet tekelini elinde bulunduran merkezi bir otoritenin yokluğudur; kapitalizm ise özel mülkiyet çerçevesinde gönüllü ilişkilerdir. Hukuk, düzen vardır; sadece parazitliğin yaygın olduğu

Tüketemediği fazla gıdayı çöpe atan insanlar da ekstra vergilendirilsin mi? Dolabındaki giysilerin tamamını kullanmayıp boşta bekletenler? İki arabası olup da birini belli bir süre hiç kullanmayanlar?

Müdahaleci zihniyet şunu anlayamıyor: Hiç kimse bir başka insana bir ürün veya hizmet sunmak zorunda değildir. Sanki böyle bir mecburiyet varmış gibi üreticileri/satıcıları hizaya getirmeye çalışmak akıl hastalığıdır. Bir market işletiyorsam canım istediği anda marketi

1- Verginin tabana yayılması toplumun refahını artırmaz. Vergi, birinden çalmaktır. Var olan refahın yer değiştirmesinden daha fazlasını sağlayamaz. Bu nedenle zenginlik yaratmaz, fakirliği azaltmaz. Aksine, bağımlılığı artırır, parazitliğe alıştırır. 2- Belli bir miktardan

Açıkça diyor ki: "Tüketiciler başka şirketlerden daha ucuza ürün alıyor. Bunu silah zoruyla engelleyelim ki benden alsınlar" Devletçi zihniyetin rekabet anlayışını çok güzel özetliyor. Devlet, rekabeti sağlayamaz. Yaptığı her eylem rekabeti bozucu niteliktedir. Bu sebeple

Hukuk fakültelerinde okutulup öğretilen "rekabet hukuku" koca bir yalandan ibarettir. Bu öğretiyi devam ettiren akademisyenler, hakimler, avukatlar yaşadıkları topluma çok büyük zarar veriyor.