Yirmili yaşların ortasında, arada kaldığım bir geçitteyim. Sanki zaman beni ortadan ikiye bölmüş: Bir yanım hâlâ on yedisinde, tavana bakıp ‘Her şey geçecek.’ diyen o çocuk; diğer yanım ise neyin geçip neyin kalacağını ayırt edemeyen yorgun bir yetişkin.