Aile boyu zulüm devam ediyor. Hayırsever kimliğiyle tanınan Melek İpek, aylardır Sincan Cezaevi’nde tutuluyor. Daha önce oğulları Akın ve Tekin İpek’in tüm mal varlıklarına el konulmuş, kendisi de evinden çıkarılarak daha küçük bir eve taşınmak zorunda kalmıştı. Şimdi ise ciddi

KHK zulmü insanların hayatını kararttı! Türkiye’nin adil bir yargı reformuna acil ihtiyacı var. En büyük sorunlardan biri: KHK mağduriyeti. Mahkemelerce aklanan binlerce kişi hâlâ görevine dönemiyor. “Gazete aboneliği, sendika üyeliği” gibi yasal faaliyetler suç delili sayılıyor.

Suçun şahsiliği ilkesi ihlal ediliyor. Türkiye’de özellikle KHK’lı ailelerin çocukları sistematik olarak fişleniyor, ardından emniyete çağrılarak baskı ve tehditlere maruz kalıyor. Gençler, hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle sorgulanıyor ve "itirafçı" olmaya zorlanıyorlar.

Beşiz çocukların anne-baba hasreti devam ediyor. Yargıtay, beşiz çocukların anne ve babası Nurcan ile Abdülkadir Arslan’ın cezasını, “Bylock” ile ilgili eksik araştırma gerekçesiyle bozdu. Ancak yerel mahkeme, buna rağmen Arslan çiftini tahliye etmedi. Türkiye’de Yargıtay bir şey

Cezaevleri adaletin değil, zulmün adresi hâline gelmiş durumda 2 Haziran 2025 itibarıyla Türkiye cezaevlerinde 416.927 kişi bulunmaktadır. Son bir yılda mahpus sayısı 110 binden fazla artmış, cezaevleri ciddi bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Mevcut tutuklu ve hükümlü sayısı bu

Tehlikenin farkında mısınız? Türkiye’de yurt dışı gezileri, Erasmus programları ve hatta aile ziyaretleri bile “terör faaliyeti” olarak değerlendiriliyor. Akıl ve mantıkla açıklanamayacak gerekçelerle yüzlerce öğrenci tutuklanıyor. Halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanları,

Adaletin olmadığı yerde hakikat susar, zulüm hüküm sürer. 25 Haziran günü binlerce insan Fransa'nın Strazburg kentinde kaybolan adaletin izini sürmek ve zulme maruz kalan insanların sesi olmak için bir araya geldi. Türkiye’de, AİHM'in Yalçınkaya kararına rağmen hukuk hâlâ

8AylıkEfeye Adalet Özlem Düzenli, yasalarda yer almayan gerekçelerle tutuklandı. Yanında çocuğu Murat Efe de var. 7 aylık Murat Efe, çamaşır leğeninde yıkanıyor… Sinek ısırıkları içinde, havasız bir koğuşta nefessiz kalıyor. Bir bebeğin beton duvarlar arasında büyümesi

8AylıkEfeye Adalet Kanuna göre, hamile kadınların ya da doğumdan sonra 1 yıl 6 ay geçmemiş annelerin cezaları ertelenir. Ancak Özlem Düzenli ve 6 aylık bebeği Murat Efe, bu açık hükme rağmen cezaevine konuldu. Bir anne ve bebeği hukukun koruması altındayken, şimdi demir

8AylıkEfeye Adalet Özlem Düzenli’nin eşi yetkililere seslendi: "Eşim, 7 aylık bebeğimizle birlikte Edirne L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu. Cezaevi koşullarında hem eşim hem de çocuğumuz hayatta kalma mücadelesi veriyor. Lütfen sesimizi duyun!" dedi. T.C. Adalet Bakanlığı

HastaMahpuslar ÇözümBekliyor Cezaevlerinde insanlar ölmüyor, açıkça öldürülüyor. Hasta mahpusların tedavisi sağlanmıyor, bu da bilinçli bir ölüme terk etmektir. Genelgeler çıkarıldı ama somut hiçbir adım atılmadı. Tahliyeler sadece siyasi çıkar gözetilerek yapılıyor. Engelli

HastaMahpuslar ÇözümBekliyor Mahpuslar diyor ki: “Sağlıkta öyle bir gecikme var ki, müdüre soruyoruz, jandarmaya yönlendiriyor; jandarmaya soruyoruz, idareye yönlendiriyor. Allah aşkına, bu aksaklık kimden kaynaklanıyor?” 12-13 aydır muayeneye gidemeyen mahpuslar var. Hasta

Masum MustafaKirazlı İçinSesVer Mustafa Kirazlı, Kara Astsubay MYO 2. sınıf öğrencisiydi. Emirle otobüse bindirildi. Olağan dışı durumu fark edince arkadaşlarıyla birlikte kışlaya döndü. Komutanlarının talimatına uyup odalarından dahi çıkmadılar. Ne silah kullandılar ne sokağa

MustafaKirazlı İçinSesVer Mustafa Kirazlı, ağırlaştırılmış müebbet cezası almamasına rağmen 17 Nisan 2025'te Adana Suluca 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne sevk edildi. Şu anda, tek kişilik yüksek güvenlikli bir hücrede tutuluyor. Oysa bu uygulama yalnızca ağırlaştırılmış ceza

Adalet Hep Birlikte Yerle Bir Edildi Ben size defalarca söyledim, anlatmaya devam ediyorum: Bu ülkede adalet yerle bir edildi. Hamile kadınlar cezaevlerinde doğum yaptı. Komutanlarının emrini dinleyen askerî öğrenciler müebbetle cezalandırıldı. Gençler, güvenlik soruşturmaları

15 Temmuz’dan bir gün önce askerî öğrencilere ne söylendi? Hava Kuvvetleri Komutanı'nın, arkadaşların yorulmaması gerektiğini söylediği bize savaş ve beden eğitimi subayları aracılığıyla iletildi. Bu durum, alay komutanına da benzer şeylerin söylendiğini gösteriyor. Sanırım bu

Bazı askerî öğrenciler ülkesini neden terk etti? Bana dediler ki: “Artık burada sana bir hayat yok. Sizi bu toplumdan resmen tecrit ettiler. Bu şekilde devam ederse ne doğru dürüst bir yaşamınız olur ne de gün yüzü görürsünüz. Gidebiliyorsan git oğlum.” dediler. Ben de gözüm

15 Temmuz’da askerî öğrenciler köprüde neler yaşadılar? Bizi hızlıca bir polis aracına bindirdiler. Şoförün yanında oturan, tiz sesli, sarışın, genç bir polis memurunu hiç unutmuyorum. Hâlâ bize sözlü işkence etmeye çalışıyordu. “Arkadaşlarınızı köprüden attık, hepsini denize

Samet adlı askerî öğrenci üzerindeki kurşunu neden çıkarmıyor? Kurşun hâlâ sırtımda. Üzerinden yıllar geçti ama bu kurşunu çıkarmayı hiç düşünmedim. Çünkü o mermi, yaşadığımız gecenin, uğradığımız haksızlığın ve çektiğimiz acıların sessiz tanığı. O gece arkadaşlarım şehit edildi,

Sena, Nagehan ve Ecem adlı askerî öğrencilerin suçu neydi? Bakırköy Cezaevi'nde Sena, Nagihan ve Ecem adında üç bayan Harbiyeli vardı, devre arkadaşlarımdı. O gece otobüsten inip halkın arasına karıştılar. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, kimliği belirsiz kişilerce üzerlerine ve