Neyi takıntı yaptığının hiçbir önemi yok. O takıntıyı yerine getirip anlık olarak rahatladığını zannediyorsun, fakat her seferinde onu yapmaya mecbur olduğunun bilincine varıyorsun ve sorun ilerliyor.
Hayatımın son 5 yılı benim ömrümden 10 yılımı aldı, sonra bana bi şeyler verdi ama bunun benden aldığı ömrümle hiç bir ilgisi yok; Sabrı öğretti, hayatın ne kadar zor olduğunu öğretti, sorumluluğun ne demek olduğunu öğretti, uykusuz geceleri,istemediğim şeyleri öğretti öyle işte.
"sonra yavaş yavaş mantığım değişti. hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. bunlar bir günde olmadı. çok güçlükle ve adım adım oldu. hatta çok defa bana rağmen oldu. fakat oldu."
Çevremizdeki insanların mutluluğundan sevinç duyabilmek, iyi bir kalbin işaretidir. Kararmış kalpler, başkasının mutluluk ve sevincini sanki kendilerinden çalınmış zanneder. Haset, yüreğin kuduzudur.
“kimseyle konuşmuyorum. böyle daha iyi oluyor sanki. bir anlamı olduğundan değil. konuşamadığımdan da değil. canım istemiyor sadece. aslında canım isterse bir saksı bitkisiyle hava durumu hakkında bile konuşabilirim. ama hiç canım istemiyor işte.”
Rutinlerimi seviyorum…
Evde şeker pancarı ve ıspanak pişirmeyi, biber közlemeyi. Çin böreği açmayı, bol su tüketmeyi, sürekli bi şeyleri yıkamayı, temizlik yapmayı. Smoothie yapmayı Kitap okumayı, dizi izlemeyi, kahve içmeyi ve her Halime şükür etmeyi seviyorum.