"Okurken araştırmaya çıkacağınız maden: yazarın düşüncesi veya niyeti. Araçlarınız: zekâ ve bilgi. Kayayı kıracak, madeni eriteceksiniz. Önce kelimeyi fethedeceksiniz, sonra heceleri, harfleri." (Bu Ülke)
"Ben putperest değilim, kitaba tapmıyorum; içindeki ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki gözyaşı, içindeki tecrübe, içindeki Tanrı çekiyor beni."
Kitap: Bu Ülke, s.40
#CemilMeriç
12 Aralık 1916 - 13 Haziran 1987
"Zindanınızın kapıları açık, ama siz hasır bir iskemle kadar o zindanın eşyasından olmuşsunuz. Ve sırtınızda taşıyorsunuz zindanınızı." (Jurnal, 1.Cilt)
"Kurumuş bir deve dikenine benziyor ruhunuz, rüzgârların sürüklediği bir deve dikeni... Yapraklarınız dağılmış, çiçekleriniz dökülmüş, meyveniz yok. Bir ağaç iskeleti ruhunuz." (Jurnal, 1.Cilt)
"Cemiyetle beraber hakikatler de gelişir. Tek tehlike bunu kavrayamamak, kızıl şal görmüş boğa gibi, her düşünceye ve her düşünene saldırmak: Bu canım memleket bu yüzden bir cüzzamlılar ülkesidir." (Bu Ülke)
"Ben putperest değilim, kitaba tapmıyorum; içindeki ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki gözyaşı, içindeki tecrübe, içindeki Tanrı çekiyor beni." (Bu Ülke)
"Hayatım bir trajedidir. Birinci perde evleninceye kadar geçen zaman: yıldızsız, Allahsız, cıvıltısız. Vıcık vıcık ıstırap. İkinci perde izdivaçla başlar. Daha büyük, daha derin acılar. Fakat vahaları olan bir çöl bu ve göğü yıldızlarla dolu: çocuklarım, kitaplarım." (Bu Ülke)
"Neden korkuyorsun? Kimden korkuyorsun? Bir öğretim üyesinin kendini hesap vermekle mükellef sayacağı iki makam vardır: kanun, vicdan. İnsan hakları için en basit fedakârlıkları göze alamayan insan haklarına ihanet etmiş olur. Aydının vazifesi aydınlık getirmek." (Jurnal, 1.Cilt)
"Bu efendiler konuşmak için mi doçent olacaklar, meş'aleyi dolaba saklamak için mi? İnsanın keneden farkı bir dava uğruna fedakârlığı göze alabilmesindedir. Bir aydının en hayatî davası, fikre, kitaba saygı telkin etmek." (Jurnal, 1.Cilt)
"Bu memleketin yalnız nimetlerinden faydalanacak, kırk senedir geviş getirilen yalanları tekrarlayacak, tıkır tıkır maaşını alacak. Avrupalarda dolaşacak ve namustan dem vuracaksınız. Yağma yok." (Jurnal, 1.Cilt)
"Ne olur doçent olmazsan? Doçent olmak bir vazife midir? Ve sen doçent olmak için mi yaratıldın? Fikir uğruna en ufak fedakârlığı göze alamayan, üniversite kapıcısı olmaya layık değildir. Bu memleketi tımarhaneye siz getirdiniz." (Jurnal, 1.Cilt)
"Senin doçentliğinden ne çıkar arkadaş? Gölgesinden titreyen, mesleksiz, davasız, heyecansız bir heyula. Ancak istatistikte bir rakkam. Allah belanızı versin." (Jurnal, 1.Cilt)