bireysel kurtuluşun yeteceğini sanan kişiler toplum çöktüğünde o kurtuluşun bir yanılsama olduğunu anlayacak. keyif aldığımız, sevdiğimiz atmosferi ve bunu oluşturan kişileri ve düşünceleri kaybettiğimizde bireyselliğin hiçbir anlamı kalmayacak. varsak hep beraber varız.

sırf refaha sahip diye avrupa insanına tanrı gözüyle bakanlar... avrupa dünyanın en büyük çiftliklerinden biridir. onu güden çobanlar da avrupa parlamentosu ve abd'dir

içinde bulunduğum günün anları henüz tazeyken bile tam olarak hissedemiyorum neler yaptığımı, sanki hayali gibiler. gerçekten farkında olduğum tek şey zamanın akışı

asla şaşmaz, liberallerde tırnak ucu kadar bile akıl yoktur. monako ve lihtenştayn'ı da yazmış, vatikan'ı unutmuşsun abla.

"darbe" deyince akla askerin topla tüfekle yönetimi zorla devralması gelir, oysa her zaman böyle olmak zorunda değildir. bugün açıklanan karar, topsuz tüfeksiz devralmadır.

senin için önemli olan belediyenin elinde kalması mı eczacı? umarım gerçek yüzünü herkes görmüştür. protestoların sebeplerini çok iyi biliyorsun ama işine gelmiyor. bu cümleler haklarını kullanıp eylem yapan bireylere büyük haksızlık. ayrıca organize eden sen değilsin, sus.

Yavşak liberaller çerçeveletip duvarına assın bunu.

Bu mikserler 700 bin kişinin içme suyunu sağlayan Sazlıdere barajı yok edecek, havzasına çökecek projeye beton taşıyor. #İklimiDeğiştirmeKanunu ile su kaynaklarını yok etmek bir kez daha yasal hale gelecek!

aşiretlerin demiyor, ulusların diyor

Her şey kapitalin efendilerinin kendilerini korumaları için yetiştirdiği türlü türlü, fraksiyon fraksiyon 'hizmetçi'leri ile sömürdüğü emekçilerin arasındadır. O sebeptendir ki dünya savaşlarını başlatan efendilerin kendi aralarındaki kavgalardır, oradan çıkar ve çıkmıştır,

1 Mayıs deyince aklımıza işçi ve işçi deyince aklımıza elinde çekiç olan insanlar gelir. oysaki doktor, mühendis, memur, madenci, bankacı... aslında hepimiz işçiyiz, hepimiz emekçiyiz. üretim araçlarına sahip olmayan herkes emekçidir ve bu bayram hepimizindir. kutlu olsun.

Bugün, “yumurta kapıya gelinceye kadar beklemek” deyimini tam anlamıyla ifade edecek bir karar yayımlandı. Türkiye, çeyrek asır aradan sonra “genel tarım sayımı” yapmaya karar verdi. Son kez 2001 yılında Ecevit’in başbakanlığı döneminde tarım sayımı yapılmıştı. Gıda

onlara gelince "fransız" barosu, bize gelince "türkiyeli" avukat. al birini vur ötekine.

Milliyetçisi NATOcudur, Teröristi NATOcudur, İslamcısı NATOcudur, Cumhuriyetçisi NATOcudur. Sosyalisti NATOcudur Rusçusu hatta Çincisi bile NATOcudur Öyle bir sahnedir işte, 32 kısım tekmilli birden sazan sarmalıdır oyunun adı, siyaset diye izlersiniz.

Bugün Bursa ve Karabük. Dün Eskişehir, İzmir, Manisa, Antalya, Muğla…. Yarın neresi? Daha sayamadıklarım, bilmediklerim, görmediklerim var. Türkiye yanarken saçını tarayanları, birbirini ağırlayanları, birbirine yağ çekenleri, kayıkçı kavgasına tutuşanları, ceplerini

"Devlet mandıra işletir mi? Devlet süt satar mı? Pantolon satar mı devlet? Devletin lastikle ne işi var? Devletin et balık sattığı nerede görülmüş? Bir fotokopi çekmeye 3 kişi gidiyor, özelleşsin anasını satayım..." Alın size serbest piyasa, veled-i zinalar

Atatürk’ün partisi 1980 Darbesinden sonra kapatıldı. 1938’den sonra sürekli erozyona uğratıldı sonunda da kapatıldı. Olsaydı güvenirdik. Bu sizin parti 9 Eylül 1992’de kurulmuştur ve kurucu genel başkanı Deniz Baykal’dır. Ne Atatürk ismi ağzınıza, ne Cumhuriyet Halk Fırkası

türkiye cumhuriyeti, etnik milliyetçi temellerle kurulmadı. anayasaya göre türkiye sınırlarında yaşayan herkes türk vatandaşı kabul edilir. "ne mutlu türküm diyene" cümlesi bunu amaçlar. türkiyeli kavramı yugoslavya'nın kaderiyle paraleldir. iyi niyetli görünen bir tuzak.

sloganınızı "ziyadesiyle tatlı su solculuğu neşriyatı" olarak değiştirmelisiniz vesaire

kültürel zenginlik