Bazıları hala "iletişim kurarsak her şey çözülür abi yaa" gibi yavan laflarla, varlığn asıl fazlalığnı yani dile sığmayanı, yaşananı, sezileni susturmanın en kibar yolunu meşrulaştryor. Anlamıyorsunuz kardşm,çünkü anlamak diye bir şey yok. Sadece yankılarınızla debeleniyorsunuz.
"Ey seher yeli, sevgilinin durağı nerede?
O vefasız ama gönül çelen mâh nerede?
Gece karanlık, önümde güvenli vadinin yolu
Tur Dağı’nın ateşi nerede, vuslat vaadi nerede?
O zülüflere esir düşmüş gönlüm,
Eğer bir iş görse güzel olurdu, peki o iş nerede?..."
Dışsal dünya ile içsel dünya arasındaki çelişki bizi kirletiyor. Kitlelerin giydirdği maskeler, içimizdeki saf dürtüleri ve arzuları yozlaştırıyor. Gerçek kimliğmiz, içsel bir huzursuzlukla dış dünyanın etkileri arasında sıkışıp parçalanıyor; dağılıyor ve sonunda çürüyüp sönüyor.
Aslında İnsan,hem sistemin hem kendinin celladıdır.Çelişkilerle dolu varoluş,kendi içine gömülmüş bir çıkmaz.Belki de insan,bu kadar çok katmanı,bu kadar çok yalanı ve bu kadar çok acıyı taşıyacak şekilde var edilmemeliydi.İnsan, hiç var olmaması gereken bir ihtimal olmalıydı.
Nietzsche’nin Seneca’nın masasnda ne işi var, diyerek Schopenhauer’a şikayete giderdim. Hegel’le Spinoza hakikatte boğulurken, Marx’ın masasına yanaşıp devrimci bir iç çekerek Platon'un gölge oyununa laf atardm.En son hepsini tek masaya toplar,kenarda fikirlerin dansını izlerdim.
Böyle lanet bir dünyaya ne İsa gelir ne başka bir kurtarıcı. Bu harabenin üstüne artık gökyüzü bile mezar kazmıyor. Tanrılar bizi unuttu. Çocuklar ölürken, dua eden annelerin sesi semaya bile ulaşmadı. Şimdi susan tanrılar, çocukların ağladığı yerde bizim öfkemizde boğulacak.
Tanrı öldü, bunu Nietzsche çoktan söyledi ama ben hala o ölü tanrının gölgesinde boğuluyorum.Bu dünya benim için boktan bir mezar.Kirli, çürümüş, adaletsz.Kurtarıcı beklemeyi bıraktım, umutlarımı çoktan yitrdm, geriye sadece kanla yazılmş bir kader kaldı. Boğuluyorum, çıkış yok.
Tam anlamyla modern iktidarn laboratuvarnda şekillenmş bir sonuç. Alienation/Panoptikon/Disciplinary power/Deteritorialization/Repression.Tüm bu kavramlara tek tek girmeyeceğm.Foucault yeterli: Beden artk iktidarn vitrini, nasıl kullandğn değl,nasıl kullanmadğn bile denetleniyor.
Bence bu hocaya önce bok yedirip, sonra da üstüne entelektüel diye Batı düşüncesiyle kusmuşlar. Bunun ağzından şimdi 7/24 Sokrates, Thales, Hegel, dökülse nolur, arkası bomboş. Bu müptezel hocanın yetkililer tarafından imha edilmesi lazım. Çünkü düşünce değil sis püskürtüyor.
Videodan bağmsz, bu adamdan bi cacık olmaz ve yıllarca hem İslamcı çevreye yaranmaya çalştı hem sekülerlere entelektüel poz sattı. Basit bir ahlaki meseleyi,üç kat soyutlayrak egosunu tatmin ediyr. Felsefyle ilgilenmyen, 0.75x hızda konuşmayan herkesi aşağılk gören boş bir teneke
Tanrım, bu kadar anlamsızlık neden? Bu dünyada her şeyin bu kadar kırık, bu kadar çürük, bu kadar rastgele olması neden? Neden bizi anlamı bulmaya mahküm ettin? Anlam, kendi içinde doğmalıydı. Kendi kendini aydınlatan bir meşale gibi olmalıydı...