Nedense birbirimize karşı kıyıcılık, kırıcılık ve tahammülsüzlük duyguları artarak devam ediveriyor. Birbirimizin ‘kusur ve zaafları’ karşısında bir türlü ‘bağışlayıcı ve hoşgörülü’ olamıyoruz.
Şu gerçeği kesinlikle bilelim ki;
DUA
Beyninin/Rabbinin dileğiyle açığa çıkar,
Ve gene Ona döner!
yukarıya değil!
Beyninin boyutsallığı itibariyle HAKİKATİ, RAB ismiyle işaret edilenin esmâ potansiyelidir.
DUA ETTİRİYORSA ISRARLA, İCABET DE EDECEKTİR!
Hadîs i şerîfde buyrulur: "Gerçekte kul, Rabbine duâ ettiği zaman, Allah Teâlâ Hazretleri, ey benim kulum lebbeyk, buyurur."
FUSUSU’L-HİKEM S; 186 İBN ARABİ
Hadîs i şerifte şöyle buyrulur; “Cebrâil’e sordum: Rabbini görüyor musun? diye. Cevap verdi: “Benimle Onun arasında yetmiş bin nûr perdesi vardır. Eğer perdelerin en altta olanını dahi görseydim (baştan aşağı) yanardım.”
FUSUSU’L-HİKEM S; 165 İBN ARABİ
‘ROLü oynayanın’ rol yaptığının farkında olmaması gerekir ki ‘ROLü gerçek ROL’ olsun. Ancak bütün roller HAYALdir. Bu da farklı bir yol, farkındalıklı bir İDRAK ister.
Elini attığın yerde aradığını bulmak, düşündüğün zaman düşündüğünü OLMUŞ gibi kabul etmek, uzakları görmek istediğini görebilmek; işte CENNET dediğin hal bu. Tabi bu ‘beş duyu kayıtlarıyla’ yaşanmadığı için, CENNET HALİ otomasyonla kendi kendine oluşuyor v Allah’ı bilmek de
Bi malın değeri tezgah altında değil vitrine konduğunda, bakışlar üzerine toplandığında belli olur. Satın alınır veya alınmaz, her malın bir bedeli v müşterisi vardır. İnsan dahi böyledir. Kalitesi bir süre sonra belirlenir, ne mal olduğu anlaşılır. İnsanın değerini biçmek için
Çok haklı bir soru: Sen kendinden bir şey söylemeyeceksen, sağdan soldan alıntılar yapmakla kalacaksan, bunları niye anlatıyorsun? ‘Biz de anlatılanları biliyoruz, o halde niye vaktimizi alıyorsun!. Biz de okurduk o yazıları veya dinlerdik.’ diyebilirler!
Bu tür yaklaşımları