Kalite bir şekilde seni buluyor; çevrendeki insanların önce vizyonuna dikkat ettiğinde, herkesi ya da genel kanıyı çok da dikkate almadığında, niteliği ön plana aldığında, seçiciliği tercih edip idealizmi benimsediğinde zaten bir şekilde kendine göre bir popülasyon ediniyorsun.

Hayat geç kalmayı, ertelemeyi, sonraya bırakmayı asla affetmiyor; seviyorsam söyleyeceğim, sarhoş olacağım, o kitabı hemen okuyacağım, gidiyorsam arkama bakmayacağım ve asla bana zaman kaybettirecek birine emek harcamayacağım.

Teşhircilik zarif giyinmekle, zaman geçirmek dostlukla, hormonal kaygılar aşk ile, patavatsızlık açık sözlülükle, ot gibi yaşamak coolluk ile, asosyallik samimi bir yalnızlıkla karışmaya başladı; bu yüzyılda hiçbir şey olduğu gibi değil, her şey yanlış anlaşılmış, yorumlanmış.

Ne düşünüyorsunuz ?

Kimse durduk yere çekimser hatta münzevi olmuyor; iyi niyetlerini öldürdüğünüz, güven duygusunu çürüttüğünüz, emeklerini hiçe saydığınız, mücadelesine taş koyduğunuz, özverisine ortak olmadığınız bir insana "sen değiştin" demek büyük bir manevi haksızlık, haksız bir yargıdır.

Günaydın :)

Hayatının merkezine özsaygıyı yerleştir, sürekli vaat veren tiplemeleri hayatından çıkart, fikrine kapılmadığın hiç kimseyi güzel görme, gönülden davranmayanı gözünde büyütme, tahammül eşiğini daralt, zaman kaybettirme olasılığı bulunan her zatı kendinden uzak tut ve gülümse.

Vitrin o kadar geniş ki, seçenek o kadar çok ki insanlar sevgi ve aşk hususunda da alışverişe çıkmış gibi davranıyorlar. Değişime verilen ya da iade edilen mallar gibi kalpler de sürekli el değiştiriyor. Bugün hayatını anlattığın, sırrını verdiğin ile ertesi gün selamlaşmıyosun.

Deliyiz ama şairane, duygusalız ama mantık dahilinde, biraz yıkığız ama yüzyılın gereği, çokça ümtikarız çünkü kendimizi tanıyoruz, beklentimiz düşük çünkü beklentiye sebebiyet verecek fani kıt, neşemiz yerinde lakin şımarık değiliz; tutkumuz ruhumuza.

Eğlendiğini ispata kalkışan bir parça eğlenmiyordur, beylik sevda sözleri eden sevdiğini zannediyordur, mal mülk gösterisinde bulunanın övgü beklediği başka bir özelliği yoktur, egoluyum pozlarına girenin özgüven eksikliği kuvvetle muhtemeldir.

Cem Alpan ile Editörlük Atölyesi’nin yeni dönemi 21 Eylül'de başlıyor. Atölyede bir metnin kitap haline gelme süreci kapsamlı bir şekilde ele alınarak editörlük mesleğine ve yayıncılığa dair bütünsel bir bakış açısı kazandırılması amaçlanıyor. uretimhane.com.tr/etkinlikler/ed…

İçindekileri bilmeden hakkında yorum yapacaklar, hangi şartlarla mücadele ettiğini bilmeden yargılayacaklar, hasbelkader sorsalar bile dinlemeyecekler, sen anlatmaktan vazgeçtiğinde ise içine kapanık diyecekler; lanet dünyanın empati yoksunu insanları.

Araştırmaya ve uygulamaya dayalı öğretim stratejilerimizle bilgi ve becerilerinizi geliştirmeyi, değişen ihtiyaçlarınıza karşılık vermeyi, alanınızla ilgili iş birlikçi projeler üretme konusunda sizi teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Ekim 2024 programı yayında: uretimhane.com.tr/etkinlikler/

Kendisini sosyal medya zevzekliklerine kaptırmamış, çağın zırvalarını modernlik kisvesi altında yutmamış, değerlerini koruyabilmiş, entelektüel birikimine ihtimam gösterebilmiş, varlığını bilip tarihine sahip çıkabilmiş, ruhunu geliştirmiş her insana biraz hayranım.

Konuşmak isteyen arıyor, görmek isteyen bir şekilde fırsat yaratıyor, yanında olmak isteyen oluyor, merak eden soruyor, ilgilenmek isteyen ilgileniyor ve insan seveceği varsa bir şekilde belli ediyor; 1 dk sonra ne olacağı belirsiz olan bu hayatta net insanlarla muhatap olun.

Kalite bir şekilde seni buluyor; çevrendeki insanların önce vizyonuna dikkat ettiğinde, herkesi ya da genel kanıyı çok da dikkate almadığında, niteliği ön plana aldığında, seçiciliği tercih edip idealizmi benimsediğinde zaten bir şekilde kendine göre bir popülasyon ediniyorsun.

Hayattaki her şey standart, biri hayatına girdiğinde, arkadaşın olduğunda ya da zamanını işgal etmeye başladığında hemen standartlarını düşüneceksin, artıyor mu yoksa geriye mi gidiyor, bu soru insan ilişkilerinin en mantıklı sorusu, gerisi ayrıntı.