Yargıç Füsun Cemaller’in dudaklarından dökülen o sözler yalnızca bir hüküm değildi… “Ülkemiz güvenli ülke olma özelliğini yitirmiştir…” Bir çığlık gibiydi; adaletin diliyle seslenen…

Burada asıl sorun, suç işleyenler değil. Suçu koruyan sistemdir. Bu halkın iradesine rağmen kurulmuş o kirli ittifaktır asıl sorun… Sahte diplomaya göz yuman da onlardır. Bıçağı silmeye çalışan da… Kundakçıyı affeden de…

Kahkahaları da, gözyaşları da, nutukları da yalan… Ne düzen bıraktılar, ne de huzur. Ama gel gör ki, yarım gram akıl yormadan paraya, mevkiye, mala, mülke kavuşturdukları onca insan var. Alın teri dökmeden…

Yargıcın çığlığı - Cenk Mutluyakalı yeniduzen.com/yargicin-cigli…

“Kara para”yla da olsa namı yürüyen bir “devlet.” Ya da kirli bir mutabakat… Soru şu: Daha ne kadar rezil edeceksiniz? youtu.be/7MWIUqqRDYE?si…

Bir provokatör, “Güneyde Kıbrıslı Türklerin mallarını kullananları tutuklayacağız” dedi... Çünkü istiyor ki, adanın kuzeyinde Kıbrıslı Rum mallarını kullanan onbinlerce insan hedef olsun, tutuklansın mümkünse… Ne de olsa çatışmadan besleniyor, bölünmeyle çoğalıyor kışkırtıcı...

Genç yazar, Melis Güvenir, derin ve sarsıcı bir metaforla soruyor: “Kıbrıs’tayım dede… Ne bomba düşüyor ne tüfek patlıyor. Ama her şey yıkıldı… Ben ne ara yurtsuz kaldım dede?” Yurtsuzluk dayatıyorlar güzelim çocuklara… yeniduzen.com/bir-gencin-ded…

Bu yalan, bu çirkin, bu adaletsiz ve karanlık düzeni, kutsalların ardına gizliyorlar yıllardır. Öylesine büyüdü ki çürüme… Bayraklar yetmiyor örtmeye.

Onurlu duruş… İlkelere sadakat… Eğilip bükülmemek… Bunlar siyasetimizin en çok özlediği değerler. “Yalaka” tam da bu değerlerin karşı kutbudur. Bir karakter meselesidir. Bir zihniyetin ve bir dönemin tanımıdır.

“Yalaka”yı sadece bir hakaret değil, aynı zamanda bir toplumsal eleştiri, bir ahlaki uyarı, bir politik teşhis olarak da görmek gerekir. Kime söylendiğinden önce, neden söylendiğini anlamak gerekir.

“Yalaka” hakaret mi? - Cenk Mutluyakalı yeniduzen.com/yalaka-hakaret…

Mahkeme salonunda, Tatar’ın avukatı bana döndü ve sordu: “Birine 'yalaka' demek hakaret sayılmaz mı?” Mahkemede şöyle söyledim: “Size gelir, hiçbir gerekçe yokken ‘yalaka’ dersem, bu hakarettir. Ama gerçekten yalakalık yaptığınız için söylüyorsam, o zaman bu bir hakikattir.”

Kolonsuz bir çatı… Bir kapı… Molozlar… Yıkılmış bir evin kalıntıları gibi serpiştirilmiş koltuklar… Temelsiz bir yapı. Bir ev mi bu? Bir ülke mi?

Seslerin, sözlerin, tepkilerin birbirine dolandığı; yüzeyselliğin birbirini ıskaladığı, saçmalamanın söyleme dönüştüğü, hikâyelerin sonunun gelmediği bir sarmal… Hep konuşabilir ama hiçbir söz söylemeyebilirsiniz. Dil, dilsizleşir böylece…

Dilsizleşen Dil - Cenk Mutluyakalı yeniduzen.com/dilsizlesen-di…

Buralı olmak, biraz da başka bir ülkemiz olmaması gerçeğidir. Öyle olmazsa eğer… Bu ülke bir başka ülkeye dönüşürse… Tümüyle başkalaşırsa… Kimse “buralı” değildir o zaman. Çünkü “burası” da kalmamıştır artık.

Yeniden Hakkı Zariç okumak, üstelik Diken’de, umutlu ve keyifli… Bizim Köy: Okuldan mahkemeye Mahmut Makal diken.com.tr/bizim-koy-okul…

<<… Hukukun, adaletin kalmadığı (bir) ülkede ‘aslında bunu kastetti’ diyerek hapsediliyor gazeteciler…>> Suskunlar, o hücrelerin tuğlalarını örüyor. Kendi hücrelerinin aslında…

“Bir halk, ne zaman başına geleni kanıksarsa, işte o zaman yok olmaya başlar.” (Stefan Zweig)

Kabullenişin Çürüğü - Cenk Mutluyakalı yeniduzen.com/kabullenisin-c…