The relativity and subjectivity of our perception of time, as a soft, fluid concept in this surreal symphony
Salvador Dali, The Persistence of Memory, 1931
Eğer adımı üfleyebiliyorsan çok sıcak suya
Ben adını üfleyebiliyorsam sendeki köze eğer
Maviden başka rengimiz kalmamışsa mesela
Mesela bana söylemek istediğin bir sırsam hâlâ
Büyük cümleleri sen kur
Küçük kelimeler bana yeter
küçük İskender
ama sonsuz olmayan şeyleri öğretmediniz efendim
baskının zulmun kıyımın açlığın
bir yerlere kıstırılıp kalmanın susturulmanın
aşk mutluluğunun ve eski hesapların
bunları bulmayı bana bıraktınız
size teşekkür ederim
Turgut Uyar'ın el yazısıyla Sonsuz ve Öbürü
uyku tutturamıyorum ne sözde ne şiirde
neyi anlatsam biliyorum bir şey kalıyor
derinde, daha derinde
nereye gitsem ürperen yıldızların kandilleri
hangi suya vursalar akşam saatleri
vursalar suya, yıldızlara, akşamlara beni
Dağlar senin önünde durur
Kötüsü sana vurur rüzgârın
Eğrisi sana yağar yağmurun
Ekmeğin karası sana düşer
Sen şu koca Türkiye toprağı
Sen Yunus'un, Karacaoğlan'ın, Pir Sultan Abdal'ın vatanı
Sen kimsesizliğimizin, büyük yalnızlığımızın, alın terinin
memleketi
Bakışın senin: çatılara yuva yapmış kırlangıç hızı
Ağustos denizinin çırpınışı, bahçeye inen çocuk
Bir romanın ilk cümlesi oluyor alnına düşen şaç
Ulusal müzeye kabul edilmeyen aykırılıksın sanki
Zaman kelimeler gibi sekiyor bakışında senin
•Ahmet Telli
kararan dünya, yeni bir güle bir ateş parçasıdır
bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir
bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir
•Turgut Uyar