bilemedim ne yazayım, lakin o malum senelerde akla gelmezdi, bir gün kaçılan ve kovulan yerin sığınacak liman, pasaportunun ise altın değerinde olacağı..
Uzun süredir üzerinde çalıştığım ‘Kırım ve Kafkasya’dan Balkanlara Göçler (1860-1865)’ kitabım nihayet yayımlandı! 600’den fazla Osmanlıca belge ve gazete haberine dayanan bu çalışma, Osmanlı topraklarına göç eden muhacirlerin hikâyelerini, iskân süreçlerini
yan yan kovunulan yere yanaşma, kovunulan yeri pasaportu ile hava atma, geçmişte kötüleme.
gurur kırıcı değil mi? kovulan yerin dili ile iki ülke arasındaki siyasetçileri kıyaslama, sev veya sevme...
kaşınmayın, şayet bir şey olursa adınızı alan pasaportuda alır.
Tecrübe.
Osmanlı köyü değil, Türk köyü ya ilk gelenlerin torunlarıdır ya da sürgünlerin...
Müslümanlık derler çünkü sünni Türkler, Balkanlarda bir dönem Türk denince akla camiye giden Türkçe konuşanlar gelirdi...
Anadolu Türklerine dair kendi hemşehrilerime olduğu kadar malumata sahip değilim lakin kendi ülkemde (🇧🇬) benim gördüğüm Türkler, Arap ve diğer Mezopotamyalı unsurlardan ziyade Balkan halklarına inanç farklılığı olmasına rağmen her anlamda daha yakın.