İlgili piknikten.
Terörist Alişar ve terörist karısı Zarife de anılmış. Sadece Seyit Rıza değil, onun yanında bunları da sembolleştirip mitleştiriyorlar.
Dünyanın hiçbir yerinde, sağlıklı işleyen bir devlet, kendi varlığını tehdit etmiş teröristlerin propagandasına izin vermez.
Kürtlerin yaptıkları bu etnik arsızlığa toplumun her kesiminden tepki gelmesi gerek. Tabii bu tepki genellikle kamusal alanda ve aleni olmalıdır. Yani dayak enstrümanı dahil her şey kullanılabilir, bu haramiliğe sessiz kalacak kadar yumoş olmayın.
“Sykes Picot Anlaşması ve Lozan Anlaşması ile Kürtlere çok aksilik yapıldı.”
Anti-Türkist dejenere batılı kafa budur. Sorsan hümanisttir, medenidir ama dilinden yalan eksik olmaz. Kürtler gibi kullanışlı aparatlar bunların maşalarıdır, bunlar da dünyanın zaptiyesidir. Anlayış bu.
Benzer olaylar günümüzde neden yaşanmıyor?
- AKP, işgal ettiği devletimizin zor aygıtını arşa çıkardı.
- O zamanlar milliyetçi olan MHP’nin başını çektiği teşkilatlanma ve siyasal güvence daha sağlamdı.
- Halkta bir milli şuur vardı. Şimdi ekönömi kötü diyen zombilere döndüler.
Bugün azgın azınlık hırtlara meydan vermemek için belediyenize yardımcı oluyorsunuz, tebrik ederim ama bu sorunlar çözüldükten sonra partinizden hesap soracaksınız değil mi güzel avellerim benim?
Tekrar ediyorum. Grev kırıcılık grevde olması gereken bir çalışanın çalışmasıdır. Belediye Başkanının görev tanımı içinde bizzat çöpleri toplamak olmadığına göre, manipülasyon yaparak insanları kandırmaya çalışmayın. Ne yani toplu taşımada grev olduğunda birini arabayla
Mustafa Kemal, 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Cephesine atandığında Kurmay Başkanı olarak İzzettin Bey'i istemişti.
Arıburnu'nda, Anafartalar'da, Çanakkale'den sonra 16. Kolordu'da, Kurtuluş Harbinde omuz omuza her daim beraber savaştılar.
Fotoğraf: 1910'da Selanik
"Çatalca'da patlayan topların sesleri kulağıma geliyor. Edirne'ye atılan gülleler göğsümü döğüyor. Bunların cümlesine mukavemet edecek kuvvetim yok değil. Fakat beni öldürmek isteyen, biaman pençesiyle beynimi karıştıran bir tereddüd var:
Bu tarrakalar, bu darbeler bizi
"Bugün bir kerimem olsa putperest kalmış bir Türk'e, hattâ bir şiîye tezvic edemem. Fakat bir Arab, bir Kürd, bir Çerkez, bir Lâz, bir Tatar, bir Hindli, bir Cavalı benim makbul bir damadım olabilir."
İçtihad, Temmuz 1913, Süleyman Nazif (Ağaoğlu Ahmet Beğ’e cevaben)
"Halka diyeceğiz ki: Altı yüz seneden beri softaları, şeyhleri, dervişleri dinlediniz, kazancınız hüsrandan ibaret kaldı.
Bunu def'atla ve bilfiil tecrübe ettiniz. Şimdi biraz da softaların ve şeyhlerin dinsiz dedikleri hakikat-i Kur'aniye dindarlarını, ulûm ve fünun ve efkâr-ı