🔥The 9th Round of Easy Loan, Earn $40 Reward is in progress❗️ ⏰ Promotion Period: January 15th - Feburary 15th, 2025 👉 Register now and check more details at gate.io/campaigns/358

Ateist bir okuyucuma verdiğim cevabı buradan da yayınlıyorum: “Tanrı hiç yoktu ki ölsün” sözü, modern aklın mutlaklığına duyulan aşırı güvenin bir sonucudur. Evet, modern insan Tanrı’yı hem merkezden hem çevreden çıkardı; ama yerine ne koydu? Bir anlam evreni kurabildi mi? Bir

Düşünce insanı siyaset üstü olmalıdır. Zira düşünce eylemi kutsaldır; "Oku" emri tam da bu bağlamda alınmalıdır. Entelektüel, fikri anlamda geldiği yere/savunduğu değerlere sadık kalmakla yükümlüdür. Kalem oynatan kişi, günü kurtaran söylemlere teslim olursa, kendine ihanet

Hz. Peygamber’e "oku" emri geldiğinde ortada fiziksel bir mushaf, bir kitap, bir yazılı metin yoktur. Bu bağlamda "oku" kelimesi, varlığın anlam haritasını kavramaya, hakikatin izini sürmeye yönelik bir çağrıdır. Açmak gerekirse altı başlıkta toplayabiliriz: Kâinat bir

Haram lokma toplumu çökertir! İslam ahlâkı ve hukukunda “haram lokma” toplumsal bozulmanın sembolüdür. Haram lokmanın fert, aile ve toplum üzerindeki yıkıcı etkileri şu şekilde sıralanabilir: 1.Kalbin kararmasına sebep olur: Haramla beslenen beden, ibadet ve duaya karşı

Tevrat, İncil ve Kur’ân’ın men ettiği haramlar: 1.Adam öldürmek 2.Zina ve fuhuş 3.Yalan ve yalancı şahitlik 4.Hırsızlık 5.Ana-babaya isyan 6.Yetim malı yemek 7.Faiz ve rüşvet 8.Şirk ve putperestlik 9.Mazluma zulmetmek, masumu incitmek 10.Kul hakkı yemek – (emek, can, mal, namus,

Kamudan mal çalanın şehitliği dahi kabul edilmez!! Hayber Savaşı’nda bir Müslüman vefat ettiğinde “Şehit oldu” dediler. Fakat Hz. Peygamber uyardı: “Hayır! Onu, kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde gördüm.” Müslümanlığın direği dosdoğru olmaktır!

Dervişe sormuşlar: “Ölüm nedir?” Derviş cevap vermiş: “Bir kapı... ama dışarıdan değil, içeriden açılır!"

Yine karşıma çıktı ve dakikalarca baktım şu fotoğrafa; işte insanlığın acımasız aynası. Şimdi, bu vahşiliğin sorumlusu dinler mi? Yoksa aç gözlü insan mı? Suç kimde?

İnsan, insanlığını sorgulama yerine günah keçileri aradı… Kimi dinlere yüklendi, kimi kabahati doktrinlerde aradı. Hatta öyle ki, Tanrı’yı suçlayacak kadar ileri gitti… Kendi varoluşunu anlamaya çalışmak yerine, aşkın olanı sorumlu tutmak daha kolay geldi ona. Oysa asıl

"Mevtâyı nasıl bilirdiniz?” sorusu, hem vicdana hem de metafizik idrâke yönelik bir çağrıdır. Soru, son tahlilde, ölen için değildir, soru; hayatta kalanlara yöneliktir. Musalla taşında yatan mevta üzerinden, insanın kendini tartma sorusudur; "sıra sana da gelecek, unutma"

Ahlâk, toplumun kalbidir.

Günümüz Müslümanlığı, tevhidi dillerde yüceltip hayatta parçalılığa razı bir çelişkinin adıdır artık. Allah’ı birleyenler, birbirini ötekileştirmekte yarışır oldu. Mezhep, meşrep, tarikat, cemaat derken vahdetin ruhu unufak edildi. Oysa Mâtürîdî’nin ifadesiyle iman, aklın ve

Kur’an’la Yolculuk: İlk Ayetler Üzerine (1) İlk beş ayet, bilginin ontolojik ve teolojik zeminini inşa eder; insanı da bu zeminde düşünmeye, anlamaya ve anlamlandırmaya çağırır: “Oku! (ama) Rabbinin adıyla” : Bilgi, Hakk’a nispet edildiğinde anlam kazanır; çünkü ancak O’nun