benim ankarada kuğulu düzenim var

gündeme dair ufak düzeltmeler... piyasada emeğinin karşılığını almak diye bir kavram yoktur. bu zırvadan hemen uzaklaşalım. bizler emek gücümüzü satıyoruz, emeğimizin mülkiyet hakkını böylece sermayedara devretmiş oluyoruz. emek gücünün karşılığı asgari düzeyde yaşayabilme

saygı kaybedilen bir şey ve saygı duymadığım insanlara saygı duyan insanlara saygı duyma konusunda aşırı zorlanıyorum.

"Hepinizin toplamının şu memlekete Can Atalay kadar hayrı dokunsa ömür boyu şükür namazı kılacak insanlarsınız."

Aslında şu "For you" kısmında atılan tweetlerin bağlamını anlayıp, topic bazlı takip mekanizması getirilse biraz rahatlayacak feed. ProductHunt'ın 1M kullanıcı üzeri ürünler için ideahunt versiyonunu yapsalar da eğlensek biraz. (ben yemin verdim, girişmiyorum)

ne kadar istese de

2024 benim için öyle bir noktaya geldi ki artık son 3 ay freestyle takılabilirim. ortalamayı değiştirmez. enteresan bir özgürlük deneyine dönüştü mevzu.

Nadal'ı ilk kez izlediğim zamanı hatırlıyorum, hiç sevmemiş hatta öfkelenmiştim fiziği ve eforuyla ön plana çıktığı için. Sanki zeka ve çaba arasında ibreyi çabaya çeviriyordu ve ben o zamanlar sahici bir çabaya o kadar da kıymet atfetmiyordum. Seneler geçti ve tutkunun ne demek

bi soyanlar var, bi de soyulanlar.

hiç kulağımdan gitmeyecek, doldu gözüm irfan abi. huzur içinde uyu. "Kazansan ne kaybetsen ne Gururunun savaşının Yalnızlıktır ganimeti Sakla onu boş odanda Ne kendine acı ne ona Şehirler olur sen kaçarsın Kalbim ölü bulundu dün sabah Ben bu aşkın ızdırabını"

grantslatton.com/nobody-cares

daha keskin düşünebilmek, zihnimde dolanan fikirleri derleyip toparlayabilmek için uzun uzun yazmayı çok özledim. artık ilgi orospuluğuna varmış dikkat çekme çabası içerisinde olmadan sessiz sakin bir şeyler ortaya çıkarmanın bir alıcısı yok ve nedense çok demotive edici bu ama

sama Three Observations'da "In particular, it does seem like the balance of power between capital and labor could easily get messed up, and this may require early intervention." demiş. bu ali koç'un "gerçek sorun kapitalizmdir" demesine çok benziyor. neyse çok hızlı appler

gurme fenerbahçeliler bilir ki işler ölüm kalım noktasına gelirse biz ölürüz.

dün öğlen saatlerinde istanbul üniversitesi öğrencileri, akşam ve bütün gece odtü bu beyaz yakanın kendi kolej çocuklarından pay biçerek yaptığı z kuşağı tespitlerini çöp yaptı ya bir minik kazanımsa ona seviniyorum. çok faşist bir yağmur yağmakta, evet bir şemsiyeye ihtiyaç

Merhaba, Sonu nasıl gelirse gelsin, yaşamımdaki en güzel günlerden biriydi, umut ve inançla doldum. Elbette tekrar buluşacağız. Birlikte mücadele edeceğiz. Biz kazanacağız! Yaşasın Bir Mayıs! Bijî Yek Gulan!

üç gündür beynim süngere döndü çıkan şeylere yetişeceğim diye.

Dün öğleden sonra ofisten çıkıyorum, hava kuru pis Ankara sıcağı, 100 metre güneşte yürüsen terletir. Elli, elli beş yaşlarında bi adam yanaştı yanıma ben arabaya doğru yürürken, elinde kağıtlar, belli belirsiz vesikalık gördüm sağ üst köşede. “Abi” dedi, “bu adres tam nerde

Yaratıcı emekle değil de doğrudan bedensel emekle çalışanlar şartları ne olursa olsun sömürülmektedirler. Yaratıcı emek de sömürülüyor tabii ki ama bunu özellikle ikinci paragraf için belirtiyorum. Belediyede memur değil, belediyenin kurduğu şirkette çalışan işçilerden

Baktığımız her yer cam. Arabanın camı. Evimizin pencereleri... Monitörler... Televizyon... Telefonlarımız... Ve bu şirket Vision Pro'da transparan olmayan bir cama kamera takarak, dış dünyayı neredeyse latency olmadan cama render edebiliyor. Ve Vision Pro'da, evinizin