Babasızlıkla mücadele eden, babasızlığın yarattığı tahribatlarla yoluna devam eden, bir düşüp bir kalkan ama yıkılmayan, daima öğrenen herkesin günü kutlu olsun. Babadan geri kalanlarla mücadele edenlerin de kendilerini kutlaması gereken bir gün, bugün.

Kendi değişimini görmek hem güzel, hem de çok buruk bir his. Güzelliği, bunu başarmış olman. Bu çok mutlu ediyor seni. Ama diğer taraftan da buruk hissettiriyor; çünkü başardığın şey için çok mücadele etmiş olman gerekti.

Nihal Candan’ın ölümüne çok üzüldüm. Buradan çıkarılması ve hatırlanması gereken bir şey: kadınların bedenleriyle başlarının dertte olduğu, bunu ataerkil düzenin pompaladığı ve anoreksiya gibi hastalıkların bir sistemin, kültürün sonucu olduğu. Anoreksiyadan ölen hep kadın.

Birinden hoşlanıyor olmam, yanında uyuyabileceğim anlamına gelmiyor. Maalesef birine güvenmeden yanında rahat uyuyamıyorum. Sürekli uyuyup uyanıyorum. Birinin yanında kolaylıkla uyuyabiliyorsam, anlıyorum ki güvendeyim.

Kadın düşmanlığı başarıyı nasıl etkiler, sonucu ortada. Odak dağıtırmış, bilmemne. Odağınız bu kadar kırılgansa, suçlu bu kadın mı? Bakmayın o zaman. Madem siz odaklanamıyorsunuz, bu sizin sorununuz. Kadın bedeninden sorun yaratmaya bu kadar meraklı olmanız çok sorunlu ve sıkıcı.

Başkasını kaybetmekten korkmuyoruz aslında. Daha çok kendimizi kaybetmekten korkuyoruz. Duygularımız bizi zorlarsa, duygularımızla ne yapacağımızdan korkuyoruz. Oysa bu korkuyu bırakmanın yolu daima, ne olursa olsun kendinin yanında durmak. Kendine en yakın dost olmak.

Arda Erel 🧡

Kendimi iyi hissetmediğimde hayatımda olan güzel şeyleri saymaya başlıyorum içimden. Ne kadar iyi geliyor size anlatamam.

Hayatında olmayan bir şeye, neden olmuyor diye düşünmek yerine, sadece hayatında ne varsa ona odaklan. Böylece olmayan şey gittikçe gözünde küçülürken, sana keyif veren şeyler çoğalıyor, büyüyor, parlıyor.

📚 Her hafta yeni çıkan kitabın yazarıyla buluşuyoruz, aynı soruyu soruyoruz: "Ne Anlatıyor?" Bu hafta konuğumuz, yeni kuşağın dikkat çeken kalemlerinden Arda Erel! 📺 "Ne Anlatıyor?" bugün saat 18.30’da Ekol TV'de

'Aşklar Ve Yalnızlıklar' Ne Anlatıyor? Yeni Kuşak Yazarı Arda Erel Ekol ... youtu.be/_KL06XZe1I4?si… via YouTube

Sex and The City’de şöyle bir soru geçiyor: “Neden sahip olmadığım tek bir şeyin, sahip olduğum diğer her şeyle ilgili nasıl hissettiğimi etkilemesine izin veriyorum?”

30 yaşından sonra “ama annesi yüzünden” , “ama babası yüzünden” diye birinin yaptığı kötülükleri aklayamam. Çünkü bir yaştan sonra suçlamak değil, yüzleşmek; kaçmak değil, kendini kabul etmek ve gerekirse düzeltmek gerekir.

Her zaman daha iyisi var, bize uydurulmuş bir yalan. Aslında ilişkilerimize emek vermemizi değil, vermememizi öğütleyen, bağlarımızı zedeleyen bir tuzak. Eğer bize iyi gelen insanlarla karşılaşıyorsak, o karşılaşmanın kıymetini bilip, emek vermeliyiz.

Bir ilişki zaman zaman bozularak ayakta kalır. Çünkü bozulmak onu yıkmadığında, anlaşılır ki o kolay yitip gidecek bir şey değildir. Budur aşkları hayatta, ayakta, diri tutan.

Kısa konuşmaları sevmiyorum. Kısa kısa yazışmayı da. Eğer görüşemeyeceksek, uzun uzun konuşmamız, iletişimde kalmamız gerekir. Bu bence birini darlamak da değil; aksine iletişimi sürdürmeye gönlünün olması. Benimle iletişimde kalınmazsa, hayatımda da kalınamaz maalesef.