Kuyuya düşenleri kurtarmak için kuyuya atlayanlar gibiyiz.
Sorun, sorunun cinsine dönüşerek çözülmez ki.
Teklifi olan düşenleri yukarı çekecek imkânları kovalar;
olmayan ya vahlanır ya boş konuşur ya ağlar.
Atlayanlar ise sorunun cinsini idrâk edemeyen alîllerdir.
Alîl..!
Maliye bir süre önce başlattığı sektör bazlı fiili saha denetimlerini daha da artıracak. Şu ana kadar fiili saha denetimi yapılan mükellefler: mobilyacılar, güzellik merkezleri, doktorlar, eczaneler …
Saha denetimleri 2025-2027 OVP’sinde de şu şekilde yer aldı:
“Fiili saha
Fark, fark etmekle başlar
ancak her farkediş
bir fark edenin bir şeyi fark edişidir;
çünkü fark etmeden 'fârûk' olamazsın.
Yani ayık olmak gerek
Cildekî'nin (ö. 1361) dediği gibi
"Ayık olan dik durur; dik duran yürür; yürüyen yol alır."
Uyumak, her olup-bitene uymayı getiriyor.
Denizli Sanayi Odası Masa Tenisi Turnuvasına Erbakır Fen Lisesi olarak arkadaşları ile birlikte, İkizlerim ( Mehmet Akif / Muhammet İkbal ) katıldılar. Başarılar dilerim...
İbrahim Turhan yazdı: İkinci yeni dünya düzeni
serbestiyet.com/gunun-yazilari…
İkinci Yeni Dünya Düzeni’nin kurulacağı önümüzdeki en az 10 yıllık dönemi belirleyecek olan dinamikler; küreselleşmeyle oluşan entegrasyonların gevşemesi, küresel değer zincirlerinin dağılması, içe kapanma,
Tarihi bir mesaj
MİT Başkanı sayın İbrahim Kalın Şam’da
Türkiye’ye Şam’a gelen ilk devlet oldu
Emevi Cami mesajı oldukça önemli
Seyahat büyük bir gizlilikle yapıldı
Görüşmeler sonrası namaz kılındı
Görüşmeler sivil ve askeri yetkililerle gerçekleşti
Kamera önüne çıkması
Daha önce yazdım katıldığım bütün yayınlarda anlatmaya çalıştım gelinen aşama şaşırtmadı
Suriye'nin güneyinde Dürzilerin yaşadığı 6 köy, İsrail topraklarına katılma ve İsrail yönetimi altında yaşama talebinde bulundu
Daha iyi anlamak için lütfen daha önce yazdığım yazıya göz
Hâlâ..!
Durum:
“Herkes
kendi fikrinin özgürlüğünü istiyor
fikir özgürlüğü değil."
Tespit:
"Aklında fikir olmayanın,
dilinde küfür;
kalbinde muhabbet olmayanın,
elinde şiddet olur."
İlke:
"Doğru bile olsa,
taassub yoluyla fikir beyan etmek,
hakikati rencide eder."
Bir milletin başına gelebilecek
en büyük felâketlerden biri,
o milletin önünü açabilecek 'doğru' fikirlerin
'yanlış' adamlara savundurtulmasıdır.
'Yanlış adam', doğruyu, doğru olduğu için dile getirmez;
yalnızca 'örtük-amac'ını
gerçekleştirmeye yarayacak şekilde suistimal eder.
Hâlâ..!
Köleleştirilmiş bir aklın isyanı ve başarısı
ancak o aklı köleleştiren efendilerin
verecekleri imkân kadardır.
Akıl, vicdan ve gönül özgürleştirilmeden
yapılacak her eylem
köleliği derinleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Çünkü;
'Amentu'ler ayrışmadan ameller başkalaşmaz.
Kibir, kişinin sahip olduklarını hak etmediği kaygısından kaynaklanır.
Kaygı, hak edilmeyen yerin korunması için bünye tarafından gaza dönüştürülür.
Gaz, ego'yu şişirir de şişirir.
Bu, düşmanını korkutmak için kendini olduğundan büyük göstermeye çalışan hayvanların hâline benzer.
‘Kartlar yeniden karılıyor’ lafını hep anlamsız ve yersiz bulurdum da dünyada cidden kartlar yeniden karılıyor ve tam da büyük bir kırılma sürecine şahitlik ediyoruz.
Türkiye’de yaşananlar da bununla paralel.
Türkiye'de koca koca(!) insanların
puslu bir hava, belirsiz bir ortam, bulanık bir kültür içinde her türlü vesâiti kullanarak inşâ ettikleri sahne'deki yapıp ettiklerine, konuşup tartıştıklarına bakıldığında şöyle diyesi geliyor insanın:
"Gemi batarken bacanın rengiyle uğraşmak."
Dağa çıktık.
Ancak başta başımız olmak üzere tüm iddialarımızı dağın dibine bıraktık, terkettik.
Olup biteni görünce insan diyor ki, "belki de hiçbir zaman bu iddialara sahip değildik; sahipmiş gibi yaptık."
Servete, şöhrete ve siyasete râm olduk; onlar da bizi bıraktı, terketti.