Sanat ve mimarlık tarih yazımının tarihinin 20. Yüzyıl başındaki araştırma gezileri ile şekillendiği söylenebilir. Bu yüzyıl dönümü yolculukları, akademik bir bilgi alanı inşa etmekle birlikte imparatorlukların son döneminde politik coğrafya bilgi inşası ile iç içe geçti.

Reşad Ekrem Koçu'ya dair bir hatıra: "Onu son olarak, ölümüne yakın, bir öğle üzeri Divanyolu'nda, cadde üstündeki Çınar Lokantası'nda gördüm. Camın kenarındaki bir masada rakısını koymuş, hem yemek yiyor hem de içkisini içiyordu. O günler, sağ ve sol güçlerin sık sık caddelerde

Çarşımızda kültür sohbetleri devam ediyor. Bu ayın konuğu kıymetli tarihçimiz Cemal Kafadar. Davetlisiniz. 🙏📚📕📖🌷💕👏👏

Aktüel Arkeoloji dergisinin bu sayısında ben de bolca görsel eşliğinde Bizans'ta aile hakkında yazdım; evlilik, aşk, çiftler arası geçimsizlik, ev işleri, doğum, Bizans'ta çocuk olmak gibi konuları ele aldım. Dergide emeği geçen herkese çok teşekkür ederim!

"Eski dönemlerden beri yakutun hastalığı önleyebileceğine inanılmıştır -gerçekten de toz haline getirilmiş yakut, tıp geleneğinde müferrih, 'ferahlatıcı', bir tür sakinleştiriciydi- mâşukun dudağının ya da kırmızı şarabın yakuta benzetilmesinin sebebi budur. Güzel bir mit,

Yetti bu saçma ezberler ya, gerçekten çok sıkıldım. Çocuğun profilinde kullandığı fotoğrafa bakın, başlardaki fesleri ve kalpakları atınca kalanların hepsi "Batılıların giyimi" oluyor. E ama Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları bu?! "Kurtuluş Savaşı verdik ama Batı'nın giyimini

"Ayna", der "Annemarie Schimmel, geleneksel destan ve masallarda önemli bir rol oynar. En çok bilinenlerinden birisi, İskender'in zehirli bir yılanı öldürmek için yüksek bir yere yerleştirdiği aynasıdır: Bu canavarı gören herkesin ölmesi gerektiği için yılan da kendi yansımasını

Bosna halkı bir kahramanını daha Hakk’a uğurladı. Bosna Hersek’teki savaşta başkent Saraybosna’nın ve ülkenin savunulmasında önemli kahramanlıklar gösteren “Yeşil Bereliler” isimli askeri birliğin kurucusu ve komutanı olan Emin Şvrakiç, Saraybosna’da hayatını kaybetti.

Dünya Mitolojisi hakkında BirGün Pazar'a konuştum. "Mitlerin etkisi hâlâ üzerimizde"

Hükümdarlar genellikle hayattayken türbelerini yaptırırlar ve ruhlarına faydası dokunsun diye gelecekteki mezar yerlerinin etrafına hayır kuruluşları inşa ettirirlermiş. Son Memluk sultanı Kansu Gavri'nin cesedi Ağustos 1516'daki Mercidabık savaş meydanında bulunamayınca, tarihçi

Nostalgia! That's why you are here. A tourist in your own youth. O muhteşem ilk filmi seyretmiş olduğunuzu varsayarak ikinci filmi de hatırlatayım...

Türk Blues-Rock müziğinin efsane ismi ve unutulmaz gitaristlerinden biri olarak kabul edilen; Yavuz Çetin’i aramızdan ayrılışının 24. yılında özel bir senfoniyle anıyoruz. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda gerçekleşecek olan konserin ücretsiz biletleri Biletix’te!

"Stalin yönetimi, Nazi Almanyasıyla işbirliği edenlerden başka hiçbir halkı sürgün etmedi," diyenlerin dikkatine. Haritada "Meskhetians" diye geçen Ahıska Türkleri, 1944'te Gürcistan'dan Orta Asya'ya sürgün edildiler. Yolda birçoğu hayatlarını kaybetti ve sağ kalanlar bir daha +

Alp Ejder Kantoğlu, Türkoğlu ve AstakosluDiocletianus ile birlikte Birinci olağan Boston Çay Partisi kongresi düzenledik :) Keyifli dinlemeler.

Toplumsal Tarih'in 380. sayısı çıktı! Ağustos dosyası bu sene 1700. yılı olan 325 İznik Konsili’ne ayrıldı. Dosya editörü Kutlu Akalın ve dosya yazarları, bu sene ikinci baskısını yapan İznik Konsili’nin Siyasi ve Entelektüel Tarihi (ed. Turhan Kaçar, Türk Tarih Kurumu)

Boşnakçadan tercüme ettiğim "Gazi Hüsrev Bey (1480-1541)" kitabı eskilerin tabiriyle artık kisve-i tab'a büründü ve Trakya Üniversitesi Yayınevi tarafından satışa sunuldu. Bu kitap, Padişah torunu olan Bosna Sancakbeyi Gazi Hüsrev Bey'e dair Türkçede ilk biyografi eseridir. 👇

Türkiye’de İznik Konsili’ne dair pek az ciddi çalışma var. Konsile ilişkin modern anlayışımıza yön veren iki Eusebii’ye dair ise hiçbir şey yok. İşte bu küçük yazıda, dördüncü yüzyılın çok renkli entelektüel peyzajında, bu iki etkin aktörü ve kişisel ajandalarını konu alıyorum. >

Vallahi şu "Halkların Kardeşliği" masalıyla on yıllardır iyi uyuttular biz Türkleri. Kimsenin bizi kardeş gördüğü yok, insanlık ailesinin saf salak, sürekli hakkı yenen ama her konuda sorumlu, suçlu ve görev alması beklenen çocuğu gibiyiz. Evde bir babamız anamız varsa da hep