Bu flood’da işlenen fikir, terbiyenin doğada verili halde bulunmadığı, uygarlığın bir ürünü olduğu. Uygarlıktan uzaklaştıkça onun çıktıları olan zarafetin, hassasiyetin ve merhametin kaybedileceği, yerlerini kaba kuvvet ilişkilerine bırakacağı. Başka bir şey değil.
Köylü çocuklarının yoksullarla ekmeklerini paylaşmaları ya da Amazon yerlilerinin hayvanlara gösterdiği merhamet, onların “doğalarından getirdikleri” bir özelliklerinden kaynaklanmıyor. Uygarlığın en az teknik kadar önemli, hatta ondan daha önemli bir ayağı olan etik (ahlaki)
bir değerler sistemi geliştirmiş olmalarından kaynaklanıyor. Sanırım bu eleştiriler biraz da uygarlık (civilization) ile moderniteyi birbirine karıştırmaktan kaynaklanıyor. Oysa geleneksel uygarlıklar da birer uygarlıktır. Hatta modernite, daha özgür ve eşitlikçi bir ahlak
sistemi getirme sürecinde diğerini kaçınılmaz olarak baskılarken, insanları bir süreliğine geçmiştekinden daha savunmasız da bırakır. Saint-Simon, Comte, Hegel, Marx, Durkheim istisnasız biçimde buna dikkat çekerler. Ama işte modernleşmenin ilk aşamasında kaybedilen o sıcaklık
yine doğanın değil geleneksel uygarlığın sıcaklığıdır. Modernite de bunu gördüğü için daha önce loncaların, dergahların, komşuluğun kurduğu sosyal bağları bu defa derneklerle, yardım örgütleriyle, sendikalarla iade etmeye çalışmıştır. Aradaki fark, birincisinde dışlama temeli
birlikteliklerin bu defa daha yatay olarak kurulmak istenmesidir. Bu noktada muhafazakârlar, dışlayıcı ve hiyerarşik bile olsa geçmişin sıcaklığını taşıyan geleneksel kurumların reforme edilerek yaşatılmasını, ilericiler ise geçmişin ayrımcılığının hiçbir izini taşımayan yepyeni
kurumların yaratılmasını savunurlar. Ama bunların ne biri ne de diğeri doğaldır. Aslında özellikle memelilerde görünen korumacı davranışlar, hatta canlılığın kendisi bile doğada çok yenidir. Doğal demek, tek kelimeyle maddi olan demektir. “Doğal ihtiyaçlarımız” deyince aklınıza +
ne geliyorsa doğa odur. Manevi ya da moral değerler ise uygarlığın içinde “uyanırlar”. Bakın uygarlık tarafından yaratılırlar demiyorum. Bir potansiyel olarak başından beri var olabilirler, ancak kendilerini burada açarlar.