Bugünkü nostalji şarkımız can Azerbaycan'dan. Yuhu'yu canlı dinlemiş, sevmiş, albümlerini aramıştım. Aşağıdaki şarkılardan ilki 1993 yılına ait Hazar Sahilinde albümden "Al özünü ele" ile 1994 yılına ait Sumgait'ten "Çaycıda".. youtube.com/watch?v=atNNgz… youtube.com/watch?v=MfBiah…

Eski Türk tarihi nasıl inşa edildi? Oğuznamelerden Dede Korkut’a, Ötüken’den Asena’ya, Ergenekon’dan Turan’a kadar pek çok efsane ve destanın gölgesinde, hepimizin bildiği bir Türk tarihinin inşası başlı başına önemli bir hadisedir. Ahmet Demirhan bu eserinde Türkiyat

“Münkir münafıkın huyu Yıktı harap etti köyü Ölüsüne bir tas suyu Dökenin de ….”

Ne Mavi Anadolucu, ne sentezciyim, ama sığ olmayı göze alarak şunu belirteceğim: Bir topluluğun meseli, masalı, destanı olması ayrı şeydir, mitoloji ayrı şeydir. Mitoloji mythos’un logos’unu çalışır ve antik değil çağdaştır. Maalesef bu Türk anlatıları için (henüz?) söylenemez.

Türk Tarihi, halkiyatçıların kibrine, düzayak tarihçilerin cehaletine bırakılmayacak kadar önemli.

Bozkır tarihyazımının handikaplarını göstermiş birisine “bozkır şöyleydi, böyleydi” diye karşı çıkamazsınız. O handikaplar gösterildikten sonra gösterilmemiş gibi davranamazsınız. Haaa o handikapların handikaplarını çıkarmak istiyorsanız, buyrun sahne sizin, ben de memnun olurum.

Hangi tezi nasıl ve niye savunduğumu anlamaktan bile aciz bu arkadaşın elindeki tek araç “ajanda” ve “irin”. Tüh, kendisine cevap yazacağım diye maçtaki golü kaçırmışım, değmezdi aslında.

Dalgacı Mahmutlara: “kam=kâhin” bana değil, Kaşgarlı’ya aittir. Yani Kaşgarlı’yla dalga geçiyorsunuz. Haberiniz olsun, dalganız için de canınız sağ olsun.

Nereden mezun olduğum sorulduğunda hep “Orta Kantin’den” derim. Bizim dönemin Orta Kantin’ini bilmeyenler var, lütfen bilenler bilmeyenlere anlatsın da aslında nezaketim zorlanınca retoriğin dibini nasıl bulabileceğim anlaşılsın.

Neyse, bir Fuzuli’yle mevzuya nokta koyalım: “Ehl-i temkīnem meni beñzetme ėy gül bülbüle Derde yoḫ ṣabrı anuñ her laḥża biñ feryādı var”

Britanya'nın Hindistan'ı işgali zamanında biçimlenen kolonyal bir bilardo oyunu snokerda ilk kez bir Çinli dünya şampiyonu oluyor. Finalde "yaşlı kurt" Mark Williams yerine Çinli Xintong'un karşısında Judd TRUMP oynasaydı, bir Trump-Çinli karşılaşması olsaydı farklı olur muydu :)

Papalık liderliğindeki ruhban sınıfı, soykırım dahil nüfus mühendisliğiyle toplumu, hukuku, kurumları, vs. şekillendirerek yaklaşık 470 yılda Batı kimliğini icat ve inşa eden başlıca aktördür. Bu makalemde soykırım dahil nüfus mühendisliğine odaklandım: direct.mit.edu/isec/article/4…

Trump “onu ben seçtirdim, şunu şöyle yapacak” diye tepesine biner.

Dede Korkut uzmanı bir abimiz yazmaların bugüne tarihçesini güzel çıkartmış. Ancak Rus politikaları için tek kaynağı Oliver Roy'a dayanarak Rusların "toprağa bağlı yurt anlayışı" ile hareket ettiğini öne sürüyor. Eee kardeşim Rus işgali öncesi onca vakıf arazisine ne oldu?

Bu abimiz, "territoryallik" konusunda sıfır ilgiyle ve bilgisi gazetecilikten öteye geçmeyen Şarkiyatçı O. Roy'la hareket edince Rus sömürgeciliğini arka kapıdan meşrulaştırmak işini de Korkut dedemize yıkmış. "Yazık" demek bile geçmiyor insanın içinden.

İçlerinden "göçebe Türklerde vakıf arazisi mi olur?" diye geçirenler var, bundan eminim :)

“Basit”in zıddı “karmaşık” değil “mürekkep”tir. “Karmaşık” aynı “cins”ten de olabilir, mesela saç karmakarışık olabilir. Oysa mürekkep en az iki “cins”in terkibe girmesidir (Kamal Abdula’nın Gizli Dede Korkut’unun bizim Türkçeye naklinde “mürekkep”, “karmaşık” yapılmış. Olmamış.)

“O dönemlerde Türk yöneticilerinin ve Türk toplumunun belirgin bir kısmı[nın] yerleşik hayat sürdürdükleri, şehirler inşa ettikleri anlaşılıyor”.

Şunu görünce bir arama yaptım. Ne kadar yayılmış, hayret! Bilebildiğimce bu denkliği ilk kuran, ilk Türk Tarih Kongrelerinin birinde (sanırım) Avam Galanti. Ancak ben Togancıyım. Rahmetli (mealen) "şu Yahudiler ile Farsiler her şeyi kendilerine bağlamakta ne kadar mahirdir" der.

Carl Schmitt Çalıştaylarının ikincisi “Politik Teolojiler ve Nomos” başlığıyla ODTÜ’de bugün…