“Vicdanımızdan gelen bir ses, bize, vatanın bu yılmaz ve içtenlik dolu ufuklarını bütünüyle temizlemedikçe; gemilerimizin Tobruk, Derne, Bingazi ve Trablusgarp limanlarında yeniden demir attığını görmedikçe görevimizi yapmış sayılamayacağımızı söylüyor.”
Atatürk ve Karabekir, 42 yaşında, Çakmak ve İnönü 32 yaşında, Bele 70 yaşına yaklaşırken evlenebilmişler. Cebesoy ve Orbay hiç evlenmemişler. Dağılan devleti, işgal edilen vatanı kurtarma ve yeni bir devlet kurma çabası, kendilerini düşünmenin önüne geçmiş. Zor yıllar gerçekten.
Beş bin insanın üstünä Gagauziyanın herbir küüyündän hem kasabasından 'Ana dilimiz' yortusuna katıldı. Sevindim, ki çoyu yortuya uşaklarınnan hem unukalarınnan barabar geldi.
Üniforma yönetmeliğinin zamansız değişimi nedeniyle mavi üniformalarıyla Çanakkale Cephesine sürülen Seyyar Jandarma Birlikleri; ordu birlikleri tarafından Fransız zannedilerek kardeş kurşunuyla şehit oldular. Çoğu kez bu durumdan ötürü taciz ateşine maruz kaldılar. 27 Nisan 1915…
Bu görüntüyü bir kaç gündür aklımda gezdiriyorum. İlk gördüğümde 'İşte Batı! bu!' yollu bir çıkarımda bulundum. Peki 'İşte Doğu bu!' diyebilir miydim peki? Hayır! Meselâ çok yücelttiğimiz Kâbe imamlarından biri devletinin soykırıma duyarsızlığına tutuklanmayı göze alarak tepki…
'Beş paralık bir servete mâlik değilim. Dünyada kendi emeğinden başka hiç kimseye güvenme. Hiç kimsenin kalbini incitme. Vatan muhabbeti, Türklük muhabbeti senin en büyük ziynetin olsun. Vatanını, Türklüğü her şeyden ziyâde sev.'
Bu maymun kılıklı mütecaviz deyyusları şu kızcağızlara ellerinde zincir ve kırbaçlarla yanaşmaktan men edip “kibarca” hatırlatmakla yetinmek zorunda bırakan şey ne acaba? :D