bana dürüstçe açıklama yapıldığında çoğu şeyi tolere edebilirim ama yalan söylenince dünyayı ateşe veresim geliyor. “ben ne güzel affedecektim seni neden beni aptal yerine koydun” öfkesi.
Anlaşılmayı bekliyoruz esasen; ne şatafatlı sözler, ne hayalperest ümitler, ne süslü vaatler ne de realizmden uzak gerçekdışı temaslar; “anladım” sözünün bir geçiştirme lafından fazlası etmediği bu hayatta sadece biraz anlaşılmak lakin bu yüzyılda bir lüks gerçekten anlaşılmak.
Mağlup olduğumu sandığım bütün savaşlardan omurgam dimdik çıkmış, dikenli yollardan yalın ayak geçmişim. ayağım taşa takılsa gökteki yıldıza inanmışım. yapamam sandığım, gidemem diye düşündüğüm her şeyi başarmışım, en çok kendimde kaybolup, en sonunda kendime kavuşmuşum. iyi ki.
her şeyi düzelteceğimi, herkesi iyileştirebileceğimi ve insanları nezaketle eğitebileceğimi sandığım zamanlar, yaptığım bütün o hatalar gözümün önüne gelince, harcadığım zamana ve yitirdiğim akıl sağlığıma çok üzülüyorum.