İnsan hayatının büyük bir bölümü sanarak geçiyor. Beğenildiğini sanarak bildiğini sanarak anlatabildiğini anlaşıldığını sanarak önemsendiğini özlendiğini reddedileceğini deyebileceğini düşünüldüğünü unuttuğunu unutulduğunu ama en çok da sevildiğini sandığı için severek geçiyor
İyi ki seni tanıdım..bu cümle ilk duyulduğunda kulağa çok hoş gelir ama zamanla nasıl hatırlandığın nelerle anıldığın kim olarak anlatıldığınla anlarsın oradaki 'iyi ki'nin aslında tanımaktan mutluluk duyulan değil ders alınan kötü bir tecrübenin vurgusu olarak kullanıldığını
Dedeme babasından hanlar hamamlar ondan babama bir iki taşınmaz babamdan da bana sadece Fenerbahçelilik kaldı… çoğumuz için bu bir tercih değil yani aile yadigarı
patavatsızın dobra edepsizin fırlama cahilin cesur ukalanın cool bilginin kurgu kurgunun da bilgi sayıldığı en istisnai platformlardan olan X taymına hepiniz bir kez daha hoşgeldiniz
Tünaydın arklar bu pazartesi show kardeşinize sendrom yok.. çünkü Dominikliler örnek bir kararla 1 Mayısı haftasonu ile birleştirmeyi uygun bulup 29 Nisanda kutlayalım dedi ben de olmaz öyle şey demedim
yıllar önce Gana’da bi otelde kalıyorum lobide hiç iş verilmeyen bi şey yaparsa da kızılan ama çok da güler yüzlü yaşlı bi adam var. Üzüldüm dedim bi şey istersem belki mutlu olur ‘fotomu çeker misin?’ diye sordum hevesle aldı telefonu üç beş çekti sonra tuş kilidi vs thanks…
hadi diyelim sen hakkımda yanıldın ben hakkımda yanılttım ama tüm o gülüşülen anlar da yanılgı olamazlar ya sonra tüm o öpüşülenler de var. bi ara günün en olağan en sıradan en doğal en kolay şeyiydi öpmek seni olduğun yere eğilir ve öperdim olduğum yere yönelir ve öperdin işte…