Kişinin kendisine doğru yürüyüşünün bir anlamı olabileceğine bel bağladım. O yürüyüşün bir kaçış, bir kayboluş öyküsüne yazgılı kalacağı konusunda uyarılarda bulunanlara gerçek labirentler öyledir dedim: İçinden çıkabileceğinizi ille de ümit edemezsiniz. Enis Batur, Başka Yollar

Yalnızlık benim için hayatımı yaşamaya değer kılan bir şifa kaynağıdır. Konuşmak çoğu zaman bir eziyet haline geliyor ve kelimelerin beyhudeliğinden kurtulmak için günler süren sessizliğe ihtiyaç duyuyorum. Jung

Ressam Ahmet Yakupoğlu'nun Topkapı Sarayı ve civarını resmedişidir. - Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü - Topkapı Sarayı Lale Bahçesi - Topkapı Sarayı Bâbüssâde - III. Ahmed Çeşmesi

Dükkâna giren kimseyi doğrudan müşteri gibi görmeyen, kendisine teslim edilen malzemeyi bir tecelli olarak kabul eden kimselerdir bunlar 🖋 Yağız Gönüler (Yağız Gönüler) yazdı ‘Aşka, Sessizliğe, Varoluşa Ağıt' Yazının tamamı Nihayet Dergi Eylül Sayısı'nda 🙌

Bugün, 11 Eylül 1922. Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşunun yıldönümü. Ve kent günümüzde üç milyonluk bir yatakhaneye dönüşmüş durumda. O zaman soralım: Peki, düşman şehre bu kadar zarar verir miydi?

ermiş kişi biriktirmez, başkalarına vererek kendisi kazanır. başkalarına verdikçe, kendine daha çok kalır. lao tzu

Başkasının bize dair düşüncelerini merak etmek. Galiba insan beynini ve ruhunu lüzumsuz yere örseleyen şeylerin başında geliyor bu. Yanlış anlaşıldım mı, kırdım mı, üzdüm mü, yeterince samimi olabildim mi. Geçelim. Her şey nasıl olması gerektiyse öyle oldu. Çok basit. Çok gerçek.

Eskiden kabul edemeyeceğim bir davranış karşısında unutma yolunu kolayca seçebiliyordum. Şimdi öyle olmuyor, deftere yazılıyor. Vakti gelince o hazzetmediğim davranışa -bilhassa uyardıysam- misliyle karşılık veriyorum. Ama bu kin? Biz ona kin demeyelim, kendine saygı diyelim...

Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir

“Fakat derin yaşanmış bir hayat ve bir zamanın öyle bir kuvveti var ki onu yaşamış ruh için artık hiçbir zaman büsbütün mahvolmuyor. Böyle bir mazinin ziyan olduğuna bir türlü inanamıyorum.”

📸 Mevlid müellifi Süleyman Çelebi Dede'nin, Bursa'da bugün olmayan hazire ve şebekesi... Bu hazireden sadece baş kitabesi Muradiye avlusunda görülebilir. 📎 Süleyman Çelebi'nin hazire ve şebekesi, Molla Hayali ile İsmâil Hakkı Bursevî şebekelerinin bire bir kopyasıdır. Üçünü de

“Bes tevessül sana bu türbe-i iksîr-türâb Bundadır sür yüzünü Merkez-i kutbü’l-aktâb"

Merhaba asaletin ve zarafetin dev iklimi. Merhaba erbab-ı kalemin ilhamı ve iksiri.

Tek başına Türk dili. Tek başına Türk mimarisi.

Bir kimsenin diğer bir kimsede gördüğü ilk kusur kendi nefsinin pek âşina olduğu bir kusurdur. Perde-i gayb açılmış olsa idi, hiçbir kimsenin bir kimse ile alay etmeye aslâ mecâli kalmaz idi, herkes birbirini mâzur görür idi. Ahmed Avni Konuk

Süheyl Bey'den: "O bize neler söylemez ve neler anlatmazdı. Beyazıt kütüphanesinin ruhu idi. Orası ilim vadisinde çalışanların bir Kâbe'si idi. Sahib-i hâne de orada idi. Oraya insan şüphelerle girer, tenvir olarak dönerdi."

Boğaziçi Mehtapları'ndan: "Hemen hiç kimse zamanın kendine mahsus çerçevesi içinde kalmaya râzı olmaz. Hâl içinde yaşayanların bir kısmı istikbâle vurgun, bir kısmı da mâziye âşıktır."